İçimde yanardağ çöreklenince;
Sıyrılır umudum duygularımdan.
Ayrılık meliki hüküm verince;
Silinir hayalin uykularımdan.
Umudun belaya gark olduğu an,
Her güneş doğuşunda ararım gözlerini.
Bulurum neden sonra; ıslak kır çiçeğinde.
Şakırken şeyda bülbül; duyarım seslerini,
Sarılırım hülyana dağların eteğinde.
Vuslat getir; azıcık ışısın zindanlarım.
Hangi yol kestirme ona saparım
Şirket kurar ihaleler kaparım
Vatan-millet diye ayak yaparım
Ben dümeni döndürürüm üzülme
Gemi alır denizde yüzdürürüm
Canıma musallat olan bu derdi,
Çeyrek asır oldu, sindiremedim.
Sırtımda taşıdım namerdi, merdi,
Daha bir fasıla indiremedim.
Kader layık görmüş, cevri bahtıma.
Dede bana masal anlatır mısın? Ne olur
Tabi oğlum, ne demek gel yanıma otur.
Gel yiğidim, gel de neler olmuş diyeyim.
Bir garip bülbül gibi ah edip inleyeyim.
Bir varmış da bir yokmuş, bunları bırakalım.
Zamanı geldi artık gerçeği anlatalım.
Sevdalım
Zifiri saçların perdelerken
Gözlerimdeki ışıltıyı insafsızca
Titrek hayalin savrulur birden meçhule/tutamam
Düşlerim büker boynunu çaresiz
Sen farkında bile olmazsın yaşan/anlardan
Ey başını duman bürüyen dağlar!
Depremle bir olup yürüyen dağlar!
Yüzün çayır çimen bürüyen dağlar!
Ağlarım feryadım duyar mısın ki?
Bir aşka düştüm ki hallerim yaman.
Suskunluğum sağanakla gelen bir sonbahardır.
Kırlangıç kanadına bağlı tüm umutlarım.
Gönlümde sam yeliyle solmuş nice gül vardır.
Göz pınarlarım kuru, ağlarken bulutlarım.
Yüreğime banıyor ıstırabı geceler.
Akıtırsın yaşını ırmaklardan daha çok,
Depreşen çilelerin bitmez mi vatan senin?
Gül zarın hazan olmuş, güllerin hep kurumuş,
Lal olan bülbüllerin ötmez mi vatan senin?
Bir yiğit vakitsiz öldüğü zaman,
Eş dost birçok ağıt yakar ve inler.
Ecel yollarını böldüğü zaman;
Ana yavrusuna bakar ve inler.
Bir kefen biçerler kaput bezinden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!