Kanalları kuşatmış,
Çapsız çapsız adamlar.
Boncuk gibi dizilmiş
Körler, sağırlar, yamlar
Adam dedik dil sürçtü,
Basbayağı cüdamlar.
Seherde başlayan bir akın gibi,
Kalbin surlarını yıkan gözlerin.
Gönle fırlatılan bir zıpkın gibi,
Bu aşkı kalbime çakan gözlerin…
Ruhumu kavuran, kor ateş olup,
‘’La feta’’, Haydar-ı kerrar sedamız
Elestteki hitap kudret gıdamız
Hep gönül gönüle bey ve gedamız
‘’Şeriat’’, ‘’Tarikat’’ yolumuz bizim
Yollar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
Hayıflanma boşa divane âşık
Feryadın makama ermezse ermez.
Al renkli yanaktan bir tek gonca gül
Koparıp nazlı yar vermezse vermez.
Aklı talan eder sevda işleri
Herkes dilinde zikir aşkla cihat ederken,
Allah Allah diyerek benliğinden geçerken,
Sen hala kayıtsızca aman sende diyorsan:
Zalim nefsin elinde esir kalırsın ey yar!
Etrafa iyilikler güzellikler saçarsan,
Bu akşam da kandiller hasretinle tutuştu.
Art arda üzerime kapılar sürgülendi.
Kanımın gürültüsü hayalinle buluştu.
Ki hücreme destursuz tek gelen; hayalindi.
…
Sordum kendi kendime
DOĞASINDA VAR
Hey ağalar, galiba aldandık biz!
‘’Ne olmuş kardeşim, doğasında var! ’’
Çare diye, destek verdik; yandık biz!
‘’Ne olmuş kardeşim, doğasında var! ’’
Durdum ve düşündüm yine bu aşkı.
Her zamanki gibi hayale daldım.
Çiçeği kurumuş, eskimiş saksı…
Orda boynu bükük bir tek ben kaldım.
Bir menekşe oldum sevgine inat,
Gözüm açık kaldı hala naçarım
Ne işe salayım bilmiyom seni
Kafan bassa belki dükkân açarım
Ne işe salayım bilmiyom seni
Oku dedim açmadın bir kitabı
Çiy taneleri bilirim;
Zerreden küçük, küreden yüce…
Sessiz çığlıkların arasına saklanıp,
Acemi ve toy yüreklerde burkulan,
Elmas gibi parlak, o denli hırçın,
Çiy taneleri bilirim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!