CİNNET
Kızgın kazanlarda kaynarken beynim,
Gecenin ziftine bürünür her yan…
‘Açın kapıları! ’ haykıran benim.
Zindan gecelerde çıldırır insan.
Gençliğimi gömdüğüm bu çorak toprak,
Yeşertir mi bir gün sevdalarımı?
Gönül gönderine çekilen bayrak,
Sevdama sunar mı intizarımı?
Hasret vadisinde tüm renkler soluk,
Uykum yatağa sinmiş.
Gördüklerim hayalmiş.
Hepsi yok olup gitmiş,
Labirent yörüngende.
Beni mahzun koyarsın.
Zonklayan kafa, çırpınan bir ruh…
İşte aynalarda gizlenen halim.
Hüzün ki: Bir kadın. Kadın ki: Hep şuh.
Acaba ben miyim, sen misin zalim?
‘Vurun’ narasıyla atılır taşlar.
Uçuşur hayalin duygularımda,
Sen bilemem hangi gezegendesin?
Bir ses haber verir uykularımda;
Güneşin yittiği ülkelerdesin.
Benim de güneşim artık kapalı.
Şimdi bilmem acep nerelerdesin?
Yaralı kalbimi çalan sevgili!
İşitilmez oldu sevdalı sesin.
Tozlu bir albümde kalan sevgili!
Hayalin boy verir uykularımda.
Mor sümbüllü dağa karlar yağıyor.
Yar oturmuş zülüflerin tarıyor.
Bir kez görsem hemen boynun eğiyor.
Yeter artık güzel yarim etme naz.
Karşıki dağları duman bürümüş.
Tarih tersine akmakta tam bir buçuk asırdır
Bir buçuk milyarlık ümmet dağılmış duman gibi
Devran durmaz ölüm kusar üstümüze göklerden
Kadın erkek çocuk yaşlı budanır orman gibi
İktidar kavgasında kırıldı yumurtalar
Sağlam çürük ayrıldı orta yerde cılıklar
Milletin hazinesi yağma talan edilir
Ayan beyan gerçeği gizler hala lavuklar
Bugün de dertlisin, bugün de üzgün.
İşte gözlerine yaşlar doluyor.
Üstünde kor tutan yüreğin süzgün,
Sanki bütün dertler seni buluyor.
Aylar yıllar geçer, huzur görünmez.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!