Gözleri çakmak çakmak Tanrı'lar geldi bizi ziyarete
Uzun zamandır bekliyorduk onları
Hiç şaşırmadık
Hatta sormadık neden geldiler diye.
Uzun zamandır bekliyorduk
Bizi kurtarsınlar diye
Bugün bir mucize oldu
Seni hatırladım
Kızların tuttuğu çarşafa dut silkeleyişini
Cananların karşı eve taşındığı günü
Mutlu aşk yoktur diye
Gezinirken dudakların
Ürperen tenimin üstünde
Mutluluğun gizliydi
Arapça yürürüm arada bir
Sivri dilli kuşların ülkesinde
Deniz fenerleri yoktur oralarda
Yıldızları ben yakarım
Serin yaz gecelerinde
Bana masallar anlatan
Annem yok artık
Ondan geriye
Avuçlarımda bir tat kaldı sadece
Memeleri pörsük
Yapraktandır kalkanları
Çocukları öksüz,
Çocukları yetim
Cansız ceninlerle oynuyorlar
Ölülerin göğüyle dolu avuçları
Ey sevgili!
Rüzgârın köpük köpük deniz koktuğu bir gün
Büyülenmiş zihinlerde buharlaştı günahlarım
Ölüler ülkesinde söküp aldım sonsuzun dilini
Bir ergenin can evinden
Yapraklar kol kanat gerdi bana
Gök gibi gürler ecel şeytana,
Atar pençesini yıvış yıvış bakan gözlerine
Aydınlatamaz artık
Cehennem bile o günahkâr alemi
Oysa bilmez Tanrı'dan başka hiç kimse
Deşer karnını gözü dönmüş babalar
Uğruna adaklar adanan kör dulların
Dövdükçe kocamış kadınlar elleriyle o a'nı
Mücrim gibi titrer şimdiki zaman
Çıkışı olmayan bir yerde bekliyorum
Biliyorum, birazdan gelecek yanıma
Kararlıyım bu sefer
Sırtımı dönmeyeceğim ona
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!