Yeşil çayırlar üzerinde koyun gözü papatyalar;
Baharda açan rengârenk zambaklar.
Akşamları bir hüzün alır beni, ruhumu bağlar;
Ellerim şakaklarımda, düşünür dalarım akşamlar.
Müptelâ olan ruhum, bir özlemle yanar..
Kışlamızın yolunda,
Bir söğüt ağacı vardı.
İlk önce o açtı yaprağı,
Her gün geçerken yanından,
Tüfek omzunda,
Kasaturam yanımda,
Boz kurtlar ulur tepelerde;
Sen ahşap evde yalnızca.
Dağlar sessiz ve ıssız,
Rüyana girer korkarsın.
Yalnızlık işlemiş yüreğine;
Şevkat beklersin insanlardan.
Sokaklar ıssızken sabaha yakın,
Bir kavga yaşanır doğan gün ile.
Sokaklar aniden boğulur sese;
Başlar köyde, kentte apansız akın.
Reçber tarlasına, çoban davara
Herkes rızık arar; düşer yollara;
Biz çalışırken fanide, aç açık avanak;
Kimbilir dünya hırsı, kimleri avlayacak
Haramsever; alınteri, emek bilmez alçak
Hesap günü gelince, yanacak ağlayacak..
Noter n. 3616
Doğup, büyüdüğün topraktır vatan
Bıraktı uğrunda toprakta yatan
Bilmek gerekir ki, hep anlatılan
Bu toprak; şehitler, gaziler yurdu..
Bastığın toprakta nice kanlar var
Yaylam yükseklerde bir ormanın;
Ortasında kurulu, yeşil ve şen.
Her gün uzaklardan bakıyorum ben.
Çimenler büyümüş koyu dalgalı,
Bırakır gider miyim hiç yaylamı.
Rüzgârlar eser; çok soğuk değil serin
O siyah saçlarında bir eda var,
Bu akşam.
Gözleriniz ne kadar siyah karanlıkta.
Yapayalnız geçirdiğim akşamlarda;
Seninle olsam...
Hep beraberce geçse günlerimiz
Akşam esen hazan yeli hep aşk şarkısı söylüyor.
Ağaçlarda sonbahar yapraklar dökülüyor..
Gülüm benim sonbahar; bu kalbim seni arar;
Gurbette kalmış gibi, bir düşünceye dalar..
Rüzgârda salınan saçlar; nerde o, o bakışlar?
Yine bahar geldi, karlar eridi.
Güzelliği bir hoş oldu yaylanın.
Bu obada nice insan yaşardı;
Eridi, kayboldu süsü yaylanın..
Burada oturmuş, burada yatmış,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!