Sapana karşı; tank, uçak, bomba
Açlık sefalet gezerdi Filistin sokaklarında..
Her gün onlarca insanın kanı akardı Filistin'de;
Kurban verirdi çocuklarını vatana sessizce.
İçi kan ağlardı o adamın belli etmezdi;
Dünya duymazdı çığlıklarını.
Şimdi nerdesin be Osman ağa?
Hani vermezdin mezarlığa yer parası.
Şimdi nerede yatıyorsun! Yok mu yüzünün karası.
Belki seni kurtarırdı o yer parası.
Ölümle sonuçlandı trafik kazası.
Bize küfürler savurdun kabaca;
Ne bir tat duyabildik, ne haz gençliğimizden.
Bir geçim derdi yüklendi omuzlarımıza;
Yokluk bir bela, düşmez bir türlü yakamızdan
Kaçamazsın, kader kemend attı boynumuza..
15 Ekim 1976
Deryanın üstünde uçuşan kuşlar!
Sizin konacak bir dalınız yok mu?
Derdin girdabında perişan oldum;
Benim bu hâlimi soracak yok mu?
Kar bastı da gülün dalı kırıldı.
Duygular sarar her lahza içimi;
Sevdiğim bu şehirde gezme vakti.
Yeşil ton içinde uçuyor gibi,
Eski tarih gülümser tepelerde.
Ceneviz'den anı Andos Kalesi
Çarşı, pazar demeden saldırtıyor Karanziç,
Bu köpeğin ardında saldıran binlerce it!
Ne ev ne sıcak yuva kalmış; yıktırmış darma dağın,
Bir Sırp köpeğidir o, yirminci asrın..
Yaralı, aç, açık insanlar; cadde, sokak kan!
Ağardı saçlar ağardı,
Sakallar da ağardı.
Gurbet ilde yalnızlık
'Gel' diye bas bas bağırdı.
Hep gurbette geçti yıllar;
Sonbahar deyince hatırlarım;
Yalnız kalan aşkı,
Kurumuş zambakları.
Duyar gibi olurum bazı,
Rüzgârda okunan ayrılık şarkısını.
Ya ben dağ başında çobanım;
Sen yokken gönlümde bir hüzün başlar,
Küser gönlüm sana, yine bağışlar.
Bana attığınız o koca taşlar;
İncitmez gönlümü yokluğun kadar.
Gün batar gurbette olur akşamlar
Annem, babam, halam, dedem
Hepsi sever Atatürk'ü.
Ben de onlardan öğrendim,
Büyük adam Atatürk'ü..
Resmi vardır evimizde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!