Burcu burcu kokar dağlar,
Ormanında sular çağlar.
İki yudum içen kanar;
Ne güzeldir, bu bizim köy..
Ormanı çam, gürgen, meşe
Yine koyunların çınkırakları geliyor dağlardan.
Çoban Hasan galiba çok kederli;
Üflüyor borudan yapılmış düdüğüne,
Hep dertli dertli..
İniyor sürüler dağlardan;
Uzanan sıralı yükselen dağlar;
Bulutlar taç olmuş başınızdadır.
Yazın, kışın demez; yağmur, kar yağar
Haşmetin bulutta görünür dağlar..
Koşsam şu dağlarda gezsem eğlensem.
Bir çift bülbül geldi bahçeme;
Öttüler şakarak ağaç dallarında.
Onlar öttü, ben dinledim mevsim boyunca.
Yuvalarını kurdular çitin üstüne.
Hep birlikte, dost olmuştuk bahçede.
Ben bahçede çalışır, onlar ağaç dallarında.
Bu küçük evde bir annem var;
Bir de ben.
Anlatılan eski şeyler ayrılık tüten.
Söylenilen tutkularda çeşitli öyküler var.
Umutlar garip karanlık gecelerim..
Esiyor rüzgâr dışarda yapraklı, serin,
Gönül pınarından bir celâllensem,
Gücenir, gamlanır gönül pınarım.
Yoksulun yanında densizlik etsem,
Gücenir, gamlanır gönül pınarım..
Gönül deryasında gezdim, dolandım;
Bir kuş uçuyor yüksekten engine,
Dönmeyecekmiş gibi, bakmıyor hiç kimseye.
-Ey kuşlar ne oluyor, bu zamanda nereye?
'Yeter artık' diyor 'konmayız buralara'.
-Yüksek dağlara, serin yaylaya, ovaya
Hani tatlı rüzgâr eserdi ormanlardan, dağlardan
Anılarımız baş başa yaşıyordu o zaman.
Sen hep sildin o geçmişi hayâllerinden
Ancak; ruhunuzda bir rüzgâr var buralı.
O rüzgâra her zaman besteleri veririz,
Sınır kavgasını pekte severdi.
Elin toprağına 'benimdir' derdi;
Kırk kişi uğraşsa döndüremezdi.
Boşuna didindi, boşa yoruldu:
Tarlası, bahçesi ellerin oldu..
Gazel dökmüş yüksekteki ağaçlar,
Bomboş olmuş yayladaki yamaçlar.
Herkes gitmiş, ıssızlaşmış bir yayla.
Sessiz sedasız başlamış alabildiğine gariplik.
Kalmamış kimseler, bozulmuş yuva
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!