Tüylerim ürpererek düşündüm
O -an- ı
Nesli tükenmiş bir kuşun
Son temsilcisinin
Dünyaya gözlerini kapadığı -an- ı
Bir ölüm ki
O
Heykeli dikilecek bir adamdı
öldü bir gün heykeli dikildi
et iken kemik iken olamadığını
taş bir heykel iken oldu
susma
bir cinayeti gören duvarlar gibi
parmaklarının ninnisiyle
beşik gibi sallanıp
kabuslara acıkmış
bir kıpırdaşma başladı yine
bilirim
bir yaradan akan kan gibi akıyordur su
karlardan kopup doruklarda
Gri bir taşım ben
binlerce gri taş arasında
Çırpınıyorum farkedilmek için
diğer binlercesi de benimle birlikte
Hal bu ki
Başladığı zaman bu kargaşa
Seyredenler de dayak atanlar kadar coşkuluydu
Ya yaşları öfkelerinden büyüktü
Ya da cesaretleri arzularından küçük
İğdiş edilmiş merakları ile
Oynatılmayan sümüklü çocuklar gibi bakıyorlardı
Bu koşuşturmada
Üç gün izin aldım
Hemen kaçtım şehrimden
Vardım gittim, güneye
Bozburun`a
Kafamı dinlemeye
çamura saplanmış mandalina kabuğu
çamur kara
çamur toprak
çamura saplanmış mandalina kabuğu
Avuçlarına almış yüzümüzü
Oynar durur
Çamurdan maske yapan
Kararsız bir heykeltraş gibi
Bugünü dün yapan, zaman
kısa ve öz