bir hüzün musallat olmuş gönlüme
sayamadım bilmem kaç bin gündür
hep bir ıssızlık bulutlanır tepemde
koylarım derin tabiatım soğuk
martılar bedenimi çöplere tercih eder
ve kala kala sesim kulağımda
zamanın silecekleri
beynimin yağışlarını silmez
zaman geçtikçe
...................................
sen varlığını vurdukça içime
özlem cirit atar
gece,katran karası gövdesini çekerken sabahın yüzünden
deve kervanı misali
içimdeki rumiye Şemsin gidişi dönüşsüz gibi
hem bilirim bu bekleyişin gelişlere gebesizliğini
işte bayram sabahıdır
öldürten bir yanın var
bıçaksız ,ilmeksiz,kansız
balyozu indirmeden
sızlatan bir yanın
bir çok adın var
hiç yoktan izlemeye kalkışma
doğudan doğacak olan güneşi
çünkü hiç yokluktan ayrıldı ayrılacağı kadar
mesafe tanımayan musibetler çağı
batıdan çağladı
şimdi zalimin zulmüne karşı sen
suretin işlenmeli gözlerimin aynasına
cüssen ,sesin ve sen ben olmalı
sana isim bulmalıyım şimdi
kendimce bir mana yüklemeliyim harflere
söyleyişte kulağı dolduran
her şey bitti
yolda kırıldı okları savaşçıların
otları yolundu meraların
iç sökümlere yeni bir kıran dayandı
çiğ yeltendi kirpiklere
umut yılgınlık giyindi
sana
bütün bencilliğim ve ne söylediğini bilmediği yanımla
gecenin merhametsiz kara kucağından sesleniyorum
eğer ayıksan ayaktaysan dinle ve bil
içimdeki hüzün garlarına yolculuk vaktinin geldiğini
kırlangıçların kanatlarını kırarcasına
koca ağzıyla yutuyor bedenimi bir anda karanlık
soğuk,alev alev sokuluyor nefesime
ne kadar yansam da çiğliğim bir türlü geçmiyor
bitmiyor gözlerimde sarkıtımsı akıtlar
istemediğim halde kalem ellerimden vazgeçmiyor
ve yine güzergahındasın yaşadığım yaşamın
işgüzarlığınla geri dönüyürsun
akşamdan tana kadar
dilbaz bülbüllerimi kekeç öttürüyorsun
gitmiyorsun
nezdimde Kabil'e ölüm çoğaltıyorsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!