1
pencerem karanlığa bakıyor yarenda
gözlerim gecenin sıfırında
hasarlı yolların sırtındaki
ağır yağmuru taşıyor
yarenda
ne kadar kötüymüşüm
o kadar iyi olduğum için
ne kadar kötüymüşüm
bu daha yeni fark ettim
haddini aşan bir bekleyiş oldu bu artık
bir muamma gelişin ve gelmeyişin
ben çıldırmışlığın tam ortasındayken
senden bana gelen habersizliğin
içimi büsbütün kemirir de durur
kemiklerimi kırar da durur
bir göçek kuğu geçiyor üzerimden
duruk
gocunuk yüzünün şevkatini yere vererek
bir gök ala çalıyor
kesik
iki alyans göğümün gamgahar ayası
nasıl bir elin inşasıdır yüzün
parmakların yüzün ve gülüşün
sarı bir yel estirir saçların
rengini körpe baharlardan alan saçların
bilemedim nasıl bir elin inşasıdır yüzün
yalnızlığa tahammül edebilmeli insan
gün gelir de dikenli gül sapları gibi
kanına susarsa hayat
.................................veya başkaları
.......................................................veya
vefa sorgusunda bütün hisleri vicdansız sevilen
zaman mekan duruyor karşıma ani çıkışlarında
herkes tanıdık bir tek sen bilinmeyeni oynuyorsun
bilseydim hangi diyarın kokusunu taşıdığını
o eşarbına nakışlı esrarlı gülü bilseydim
ve karanlık kalabalıklarda görebilseydin beni
dikeninin attığını görebilseydin/bilebilseydin
hasadı başladı yine içsökümlerimin
kim ne yağmalarsa
kar kalır orağın ucundan kalanlar bana
bir de kan kalır
İstanbulun karanlığından
bakışlarıma
bendeki dökülmeler
hep yas mevsimine denk gelir
yoksa kolay kolay vermem tekini dalımdan
incedir hislerim herdaim eser
gururuna dokunulduğunda
uzun yolların en uzağında durur selma
bir avuç dökme nar eşkisi gibi gocunuk yüzü
soğuk,katı aydınlıkla kavuşur sabahlara
ağacın kırık dalına konmuş
kargayı seyrediyor selma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!