Bakışlarında saklı hayatın anlamı,
Anlatamaz derdimi ne bir söz ne bir yazı!
Dururken karşımda saatler boyu,
Eksilmez sevdam, solsa da ömrümün baharı! ...
Bir gözçırası seninle benim aramda
Ben bakarım içim yanar sen bakarsın için için
Çekip silahı kaderi ortalıkta vuram da
Sen yine söylenedur niçin yaptın niçin niçin
Anlaması zor anlatması daha zor hallice
Ne lanet şu çekirdek,
Gelir elime tek tek.
Başladın mı akşamdan,
Sürer bir sabaha dek.
Zamanımın hırsızı,
Düşünüyorum da
Acaba ben mi senin için dünyaya gelen,
Yoksa sen mi benim için dünyada bekleyen,
Ve dünya mıdır hayatını bizde bitiren?
Düşünüyorum da
Çocuk, kırgınlığına gelmiş,
Yırtıp atmışsın eserimi.
Sanatta kırgınlık yok denmiş,
Sen ise, bükmüşsün belini.
Kim bilir o şiir uğruna,
Say ki sevdiğim,
Hiç sevmedin beni,
Her geçişinde caddede
Karşında sıradan bir beden.
Işımadı gözlerin,
Titremedi,
Saatim sustu artık,
Ayrılık sözü duydu.
Güzel öterdi tık tık!
Ses aynen İstanbul’du…
Sustu yelkovan akrep,
Bugün ayın on dördü
Kedicik ayı gördü
Yeşil ve al yumaklar
Tırnaklara örüldü
Fayansın rengi ak boz
Burada daha yakınım sana,
Attığın adım, benim adımım.
Demesem de “haydi”, anlasana;
Ezgili yaşam, benim tılsımım!
Ele alınan oje olurum,
Bilinmezlerden gelen bir yolcuyum kapında,
Elimde eski bir sevdadan kalma kadehim..
Gözlerim gözlediğim pencerenin camında,
Off be! Yanımda olsaydı olmayan ruhum da! ..
Güzelim bir bilsen ne kadar severdim seni,
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...