Karşımda Bulancak İskelesi
Etrafta tekerlek sesi
Gelip giden çok olur
Beni hep yalnızlık bulur
Sokulur sensizlik dalga dalga
Tam aşkı yaşayacak yaştayım,
Ama ne bir yâr, ne bir güzel var.
Aşkla aşkı tadacak baştayım,
Ama bir düşeşlik olunmaz kâr.
Kurtuldum da sahte sevdalardan,
Nefesin bir bahar yelini andırır
En tatlı rüyanın arasında
Ve sen düşersin kollarıma
Yere yaş düşer, bana yar düşer
Kıpırdamaz gölgeler gölgende
Sırılsıklam olur yastık üstü
Ne zaman sevdinse birini,
Sonu hep hüsran olmadı mı?
Bırak milletin peşinden koşmayı,
Yüreğin sevgiyi hak etmedi mi?
Sen iyiliklere yaratılan insan,
Uzakta bir yıldız
Asırlardır keşfedilmeyi bekler
Belki dakikada bir
Belki asırda bir
Yanar
Söner
Bir gece ansızın düştün üzerime
Yumuşak düşler eşliğinde Yumeya
Üşüdü seninle içimdeki kötülükler
Üşüştü şükür şükür diye güzellikler
Yumeya: japonca rüyalar atölyesi
Gözleri fıldır fıldır yanan yumurcak
Çocuk yanım onun yerini alacak
Kalmadı zaman, yeryüzünde kalacak
Sonsuzluk kucak açmış, beni bekliyor
Beni bir Kızkulesi akşamında vururlar
Ardından ellerinde sıcak kahve ve simit
Öylece naaşımın önünde aşkla dururlar
Oysa İstanbul petrol, yıldızlar ise kibrit
Yitirmemek için yarını,
Aldık arkamıza rüzgarı,
Şafak vakti çıktık yola.
Ayışığı ışıttı yolumuzu,
Yandı dizeler varlığında,
Aşklarımız yandı ard arda,
Ömrümüzün hiç solmayacağını sandığımız gülşeninden
Çiçeklerin üstüne basa basa serserice gidiyor vakit
Sanki hep böyle çekecektik günlere denden
Ve böyle bitecekti yazgıyla yaptığımız akit
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...