Henüz kullanılmamış zarflar,
Çekmecenin gözlerinde bekler.
Birilerine gönderilmek için,
Yanıp tutuşup oflar çeker.
Sararmış, pörsümüş zarflar,
Her aşkın içinde bir deli vapur
Bir o dalgaya bir bu dalgaya vurur
Yüzer şair sözlerinin o yakıcı aleminde
Ve rotasını bulur yıldızların ceminde
Ölmek veya öldürülmek hiç de zor değil
Ortamın bunca çetrefil karanlığında
Gel de sen insanlığımın önünde eğil
Ellerimde sevme tutkusu varken hâlâ
Ben şair isem, bunu sen yaratmadın güzelim...
Aşkını icat eden, o mucit de ben değilim! ..
Duygular rehberim, acı çekmek ise bir zevkim,
Erimez sevda dağında dikili taş; o benim!
üzerimde hassas şubat
her yerde kar pat pat pat
sevgiye donmuş saat
ortasında yürek kat kat
güneşbaba mat aynine mat
sensiz, mesafeler koca bir sırat
Ey hayat, ne kadar zor olursan ol
Tek yudumla içerim seni sek
İster hep acı, hep kederle dol
Oynarım yine sırtında sek sek
Mevsim bahardı yazdı ve sen yoktun
Girdi en vahşi kelimeler hayat bağıma
Bastılar çiçek kelimelere şimdi hepsi solgun
Bana gece gerek, gündüz körlere özgü
Mevsim bahardı yazdı ve sen yoktun
Bir yıl daha eskimişsin,
geçen bir yıldan sonra
Yakında dönersin eskici bohçasına
Sana gitme demeyeceğim
Ama biliyorum gideceksin
Sana sevme demeyeceğim
Ama yine sen seveceksin
Bambaşka hayaldir seninle beraber olmak,
Alnından öperek seni seviyorum demek.
Dalarken uzakta kayan bir yıldıza,
Ellerimizin asla ayrılmamasını dilemek...
Ahmet gerçekten mi? Sen artık yok musun? Paydos mu dedin bu dünyaya... Bak bunları ağlayarak yazıyorum umarım bu bir şakadır...