savurdukça zamanı elinde tutan,
sıktığı topraktan, suyu fışkıran,
çelik bakışlarıyla kalkanı kıran,
yay kaşlarıyla dehşet saçan,
gönlünde deniz derya, merhameti barındıran..
Yaralıyım tuz sepip durmasın dünüm,
Tabip çare mi oldu hâlâ taze düşüm,
Yazgım ah kederli Rabbine özürlü,
Şükür sancılı vah halim hüzünlü..
Ruhum ıstırap içinde pişmanlı,
Yok mu ukalanın haklı serzenişleri,
Dili dişleri ardına hapis,
Bırakır firar etsin zehirli kelimeleri,
On sekiz hepsi toplama sefil,
İçlerinden biri uzun saçlı mı nesi,
Muhalif olmak adına mı bu açlık,
Rüzgâr gibi koştum,
Yoğun tartışmanın pençesindeyim,
Gözlerim bulutlu parçalı,
Fısıldamayı sürdürdüm..
Vücudum kasıldı,
Sokak, saç teli kadar sessizdi,
Zihnimde tamamlıyorum herşeyi,
Yediğim o yaprağın lezzetini..
Yaprağa düşen yağmur damlasının,
Ürkütmesini güneşin,
Güneş battı gemilere demir attırdım,
Fırtınalı kabarmış denizlerin..
Bu gemim öfkemdi,
Yalın ışıkla ufka yelken açtım..
Çıplak yüzüm hüznüm,
Rüzgâr uğultusu, zihnimde yarattığı kasvet,
Kimi zaman muğlak bir sessizlik,
Tüm ümitlerin içinde eriyip gitti,
Yaşayan herşeyi adeta yutan gölgelerle,
Cebelleşmek zorunda kaldım..
Yaşlandı sebeplerim,
Nefesi tükendi kalemimin,
Hadi geçmiş olsun ümitlerim,
Hakikâte zulüm edildi..
Streslerimi hırpaladım,
Bekledim güneşi karanlıkta,
Feryát ve çığlığım rüzgârın sesine karıştı,
Umutlara sarıldım,
Gülüşünle rüzgârda..
Fırtınanın uğultusu,
Çıplak bir ışığın altında,
Satranç taşı gibi oradan oraya,
Gerçek bir oyunun taşlarıymış oysa,
Kahramanlarının hürriyeti kısıtlı..
Ezici bir ağırlığın baskısı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!