Bir garip firariyim yeşil gamzeden kaçan
Kendime mezar eştim mavilerin içine
Güneştim söndürdüler sarı ışıklar saçan
Boyadılar ömrümü simsiyah ise, kine
Anıları taşıma esme üstüme rüzgâr
Yüreğime yük olmuş zaten tonlarca gam var
Kimi tersten kimi düzden,
Hoşlanmazlar doğru sözden
İşte dostlar biz bu yüzden
Cemiyetten sürgün olduk.
İyi niyet sezilmedi
Devenin üstünde kuduz dalar mı?
Değerse afete dalıyor yavrum
Kaderin kemanı hüzzam çalar mı?
Nağmeler küstüyse çalıyor yavrum.
Saklanıyor güneş günler hep kara
Nasıl bir yaratıksın anlamadım huyunu
İçerek bırakmadın memleketin suyunu
Elbette bozacaklar oynadığın oyunu
Bir gün biri kesecek kökünü karakavak
Nice lekeler çaldın çınarın siciline
Bir sancı uyandırır sessiz sensiz geceden
Kan fışkırır kalemle dokunduğum heceden
Keskin kılıç dilimler yüreğimi inceden
Nerdesin ahu-zarım vakit doldu gel artık.
Adını işlemişim ruhumdaki yaraya
Neyden vazgeçmedim geçmesem senden
Diktiğim kuleyi yıkar giderim
Tarttım kararımı vermedim birden
Daha fazla kalmam çıkar giderim.
Gönlüm geçti demek hafif kalacak
“Gülümse” diyor bir ses “unut bu bayram gamı
Gülümse ki ruhunda huzur çiçeği açsın”
Ahengiyle sarıyor içimdeki yaramı
“Yaşayan bir insansın mutluluğa muhtaçsın
Rüzgârla savrulurken söndürdüğün küllerin
Yeni baştan yeşersin dökülen kâküllerin.”
Huzurluydum dün gece güneş düşmüş düşümde
Sezilmezdi küçüktü büyüdü gülüşüm de
Sanki bir bebek doğdu incitilen döşümde
Süzüldüğün yetmez mi gerçekten de düş güneş.
Anladık zirvedeydin her an yüksekten baktın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!