şayet
muasır medeniyet seviyesine
ulaşacak sa bir gün bu memleket
bize
Atasının izinden gidecek
“fikri hür irfanı hür vicdanı hür” nesiller gerek
siz
İsmail’in ilk halini bilmezsiniz
kaya gibi sert
dağlar gibi mert
baktı mı korkutur
kodu mu oturturdu
öldüğümde kadınım
kıskanma
ellerinle ver beni
sevgiyi eker gibi toprağa
bakarsın baharda ben
hızlı gelir Eylülde
gün inince karanlık.
için için,
kara sarı,
bir yalnızlık ağlar;
gelmeyeni bekleyenin yüreğinde
bir gün diye ömrü
üzülmem kelebeğe
razıyım
varsın kısa olsun
benimde ömrüm
geçecekse
usandırsa da canan’ım beni candan
sevemem asla onu daha az canımdan
usanır elbet bir gün deyip ezadan
beklerim hep hayali hallerimdir şadan
erken ağardı gecenin
yağmurla yunmuş
hüzünlü yüzü
gök mavi şimdi
deniz mavi
ne güzel oyuncağın vardı gülüm
keşke kırıp atmasaydın
saklasaydın bir köşeye
oynardın belki arada bir
yani özleyince
kenarında kaldırımın
iki taşın arasında
bir garip papatya
açmış
betona inat
ortasında şehrin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!