Önce
Bütün yaşananlar
Terk eder sevdiğini,
Büsbütün
Yok etmektir hasretliği.
Matemini tutmaz ki hiç geceler
Kendi yokluğunun,
Kendi yas'ının.
Duramaz ki hiç yerinde,
Saçlarına bağladım bütün yalnızlıklarımı
Kömür gözlerinle gökyüzünü boyadım,
Çok uzaklara götürdü beni hatıraların
Söndüremedim içimdeki yangınlarımı.
Kasımpatı olur mu bu mevsimde
Hem de eflatun, hemde beyaz!
Elinde bir kahve fincanı,
Kaç yılın kahvesini içiyorsun?
Beni kimler yazmış
Kimler okuyor?
Ben kimin elinde
Kayıp kitabım?
Naif bir kelebek kondu gönlüme
Gitmene kıyamam kal kelebeğim
Dokundu güzellik sundu ömrüme
Hep benim yanımda ol kelebeğim
Ona köyde kel Rıza derlerdi.Ele avuca sığmayan,saçları tamamen dökülmüş,masmavi gözleri parıl parıl eden onbeş,onaltı yaşlarında bir çocuktu.Kel Rızayı
Eğer biri karanlıkta görse kesin korkudan altına ederdi.
Gene bir gün kel Rıza babasına şehir'e gideceğini söyledi.Babası"Oğlum,at yok,araba yok nasıl gideceksin?Nasıl geri geleceksin?Gel gitme,etme "dediyse de Kel Rıza kimseyi dinlemedi,çekti gitti.Bir küfür savurdu babası arkasından,anası biraz ağladı ama onu kimse durduramadı.
Giderkende,"Akşama gelirim baba,merak etme"demeyi de ihmal etmedi.
Günler hızla geçiyordu.Kel Rıza meraktan ölüyor ama iyi cinlere babasının nasıl iyilik yaptığını merak ediyordu.
Babası dini bütün bir adamdı.Biraz serde hocalıkta vardı.Bununla ilgisi olabilir mi diye düşündü.Ne olursa olsun bu olayı babasına soracaktı.
Hızlı hızlı hareket ederek kel Rıza babasını arıyordu.Yoktu işte yoktu.Babası hiç bir yerde yoktu.Ya babası anlattıklarına inanmazsa,ya gördükleri rüyaysa ne olacaktı?
Birde Ahıra bakayım dedi,kel Rıza.Ahırın kapısını yavaşca açtı,birde ne görsün.Uzun saçlı cin ve ona benzeyen on tane cin,babasıyla konuşuyorlardı.
Kel Rıza uzun süre içine kapandı.Babası ile arasına bir sınır koydu.Çünkü babasının bir şeyler sakladığını hissediyordu.
İneklerini ve keçileri güderken özellikle o ilk gittiği cinlerin mağrasına doğru sürüyordu.Amacı,cinleri takip etmek ve bunlar hakkında bilgi edinmekti.Demekki dünya da farklı canlılarda var diye düşünüyordu.
Yine bir gün cin'li mağraya yaklaşmıştı ki,mağarada davul zurna sesleri geliyordu.Yakından bakmak için bir kayanın arkasından cinleri izlemeye koyuldu.İlginç olan bu düğünde gelin olan babasının cinden olan eşinin düğünüydü.Bir gurup cin hiç ses çıkarmadan düğünü izliyorlar,diğer cinler sevinçle eğleniyorlardı.Suskun cinler kız evinden ,oynayanların ise oğlan evinden olduğu anlaşılıyordu.Oğlan evi kötü cinlerdi.Iyi cinler kızlarını kel Rızanın babasına vemişlerdi.Bütüm problem buydu.Sonunda kötü cinler kel Rızanın babasını öldürmekle tehdit ederek,kızı almışlardı.Böylece problem çözülmüş oluyordu.Kel Rızanın babası,cin kızını aslında ahırda görünce komşu kızı kılığında görmüş ve onunla birlikte olmuştu.Bu birliktelikten beş çocuğu olmuştu.Bunuda ailesinden gizlemişti.Oğlunun kafası karaşmaması için olayların üzerini örtmüştü.
Kel Rıza her şeyi öğrenmişti.Düğünü seyrederken birden kötü cinin biri kel Rızayı gördü.Hemen saldırdı.Iyi cinlerle kötü cinler birbirine girdiler.Kel Rıza kötü Cin'den kaçarken,ayağı taşlara takıldı ve birden aşağı doğru yuvarlanmaya başladı.Kel Rıza paramparca olmuştu.Kötü Cinler aşağıdaki
Kel Rızanın cesetine bakarak gıcık gıcık gülüyorlardı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!