Gözlerinde, suskunluğun en hırçın dalgaları cirit atıyor.
Hesap veriyor şimdi, külünü
uçurdugun yangınlar
Buralarda çirkinliğin bini beş para
Balcı Rüstemden bir kilo bal almıştı,Elif bacı.Çokta övmüştü balını balcı Rüstem.Balını
Dolaba koydu Elif bacı ve işlerine daldı.
Bu sırada evin beyi Ali çavuş eve geldi.Belliki
Acıkmıştı.Dolabı açtı,balı gördü.Ne güzelde görünüyordu.
Ayaklarını sürüye sürüye zor yürüyordu. Başında çok eskiden kalma bir kasket, Üzerinde
Soluk renkli bir pantolon vardı. Pantolun ha düştüm ha düşüyorum der gibi sürekli aşağı doğru hareket ederken, zahit ağa elleriyle pantolu durmadan yukarıya çekiyordu.
Yüzüne bakınca, zamanı çok hızlı harcamış birinin profilini görmek mümkündü. Duruşundan ve bakışından "Ben çok şeyler gördüm, yaşadım ”ifadesi açıkça
Okunuyordu.
Zahit ağa sıfatı neden, niçin verilmiş bilinmiyordu. Konuşması ve tavırlarından sanki hayat mektebinin en üst sınıflarından mezun olduğu belliydi. Kalabalığa yaklaşışı, konuşma adabı, tavırları ve kendine olan sonsuz güveniyle hemen kendini odak noktası yapmasını çok iyi biliyordu.
Sıreliften dağılcak mesire alanına doğru giderken,yolun kenarlarında açmış pembe çiçekleriyle ben burdayım diyen zakkum çiçekleri karşılar bizi.
Aklımıza bu çiçekli ağaçların hiç zehirli olabileceği düşüncesi gelmez.Ama aklımıza
Zıkkımın kökü kelimesi takılır.Acaba bu zıkkım bizim pembe çiçekli zakkum olmasın deriz.Çünkü zakkum, zehirlidir. O halde bu annelerimizin sürekli sinirli hallerinde kullandığı zıkkımın dibi,bu zakkumla ilgili olabilir mi iye düşünürüz.
Sahi ne dersiniz bu narin çiçekli güzel zakkumlar,zıkkımın dibimidir?
Karanlık dehlizlerde
Cirit atarken zaman
En Keskin kılıçların
Tesiridir sözlerin.
Zaman, şimşek gibi çaktın üstüme
Benden başka senin işin yokmuydu?
Zaman, bin derdinle aktın üstüme
Ve sular
Aktıkları yerlerde durdu
Bir sessizlik sonrasıydı
Akıl tutulması
Doyumsuzluğun insanları gark ettiği bir zaman hüzmesinde kendini kandırmanın peşine düşmüştü insanoğlu
Bütün değerleri bir çırpıda silip atabiliyor, kendi iç güdülerinin tamahkar arzularına hemen teslim olabiliyordu.
Sahi ne olmuştu? İnsan, varlığının amacını mı unutmuştu? Yoksa, kendini frenleyen yasakların
O güzelim hayallerden kur bana
Bak her yanın yine güzelleşiyor.
Avut beni, anlat hep masallara
Çiçeğindeyim
Zeytin ağaçlarının,
Peyaz pamukçular
Yer kapmaya çalışırken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!