Birden sustu bütün mahlukat-ı beşer
Dualarla göklere nida-i bir yükseliş var
Allah'a adanan can, en kutsal candır can
Teslimiyet ki,baştan ta yürekten başlar.
Kurban olmak rabbine ondan geldik ki makul
Saçlarında çok çiçek,
Salınır gelir bahar.
Bir tüy gibi hafiften,
Gönlüme düşer kuşlar.
Dilber çiçekler gerçek,
Ben sana aşığım yar.
Saçlarında çok çiçek,
Salınır gelir bahar.
Bir tüy gibi hafiften
Gönlüme düşer kuşlar.
Dilber çiçekler gerçek,
Günümüz insanı bazen o kadar tuhaf davranışlarda bulunuyor ki, şaşırmamak mümkün değil. Kişilerin kendi doğrularıyla ve inançlarıyla yaşaması ve bu kişilik oluşumu doğrultusunda davranışlar üretmesi beklenir. Aslında bu oluşum kişinin karakteridir. Karakterli insan dendiği zaman kişilik özelliklerinden taviz vermeyen ve ortak doğrularla toplumdan onay gören davranışlara sahip insanlar anlaşılır.
Toplumumuzda insanlar bukalemun gibi durmadan değişebilmekte ve kendi özelliklerinden taviz verebilmektedir.Bu davranışları doğrultusunda belki bazı maddi menfaatler elde edilebilinir.Ancak şurası gayet açık ve net bilinmelidir ki,bu tür insanlara gösterilen ilgide aynen bu tür kişilerin yaptığı gibi sahte ve yalandan ibarettir.
Bu tür davranışlar devamlı yanında yalanı beraberinde taşır. Dini anlamda münafıklık, riya’da diyebileceğimiz içi başka dışı başka insanların ortaya çıkmasına neden olur. Aslında bu toplum açısında çok korkunç bir hezeyandır. Çünkü devamlı kişileri birbirine düşüren, kendi çıkarı için arkadaşlarını ya da aile üyelerinden birini anında harcayabilecek tipte insanların ortaya çıkmasına yol açar.
Aslında kişilerin kim olduğunu, dünya ve ahiret hayatından ne beklediğini bilmesi zaruridir. İşte bu bilinç hiçbir konudan kişinin kendi değerlerinden taviz vermesine imkân vermez. Kişiler yaşadıkları hayattın vicdani ve ahlaki muhasebesini yapmak zorundadırlar. Eğer bu tür bir hesaplaşmayı yapabilirlerse ne karakterlerinden taviz verirler nede yalan, riya ve insanları birbirine düşürmek gibi davranışlara meyil gösterirler.
Günümüz insanı başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmak istemektedirler. Bunun örneklerinden en belirgini hep ben olgusudur. Eğer kişiler hep ben diye hareket ediyorlarsa o toplumda yaşama barışını tesis etmek çok zordur.’’kendin için istemediğini, başkası içinde isteme’’aslında bu düsturla yola çıkıldığı zaman insanların birbirini anlaması ve sevmesi daha da kolaylaşır.
Hayattan ne istediğimizi bilmek çok önemlidir. Bütün kişsel tavizlerden sonra zengin ama onursuz bir insan gibi mi yaşamak, yoksa kendi karakterinden taviz vermeden, çalışarak, alın teriyle kişiliğinden taviz vermeden onurlu yaşamak mı? Aslında, konu gayet basittir. Ruhen ve vicdanen rahatlığı, yalan dolanla kurulmuş kişiliksiz bir hayata tercih etmektir.
Parsellendi parça parça yurdumuz
Mondros'la hep bağlandı kolumuz
Çok kötüydü ülkemizde halimiz
Bizi bizden biri olan kurtardı.
Şımarmıştı hep samsunda ingiliz
Ne güzel olurdu güneşe karşı gülümsemek
Aya karşı düş kurmak
Hep seninle uyanmak sabahları
Ne güzel oludu yaşayamak,
Emanet verilen hayatı.
On sekiz yaşının hürriyeti,
Dilimde tüy gibi uçuverdi.
Ne dünden sevinç kaldı
Ne keder…
Yaşanan günler sevindi.
Doğruyu ben,
Gerçekten bir sanırdım.
Meğerse doğru,
Bin bir çeşitmiş
Sözde insanlar eşitmiş.
Ben yalnız ben değilim
Bende çok kişiler vardı
Her biri çekti gittiler benden
Her birinin bir izi kaldı.
Yaşatmak için yaşamayanlar
Artık bize onlar VATAN oldular
Yaşasın diye özgür çocuklar...
Hep uçmağa gitti kahramanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!