Adnan Deniz Şiirleri - Şair Adnan Deniz

Adnan Deniz

Dipdiri düşünceler soluğunu topluyor,
Geçmişin en usta elinde tavlanarak.
Zaman,alemi hala peşinde sürüklüyor
Bu hudutsuz ormanda kendince avlanarak.


Devamını Oku
Adnan Deniz

Şimdi baba, geçmişin izlerini yeniden yaşamak için gözlerimi yumuyorum. Senin tebessüm dolu yüzünü görüyorum baba. Paylaşmaların geliyor aklıma, bin bir sevinç konduruyorsun yüzlerine kardeşlerimin. Sen ne büyüksün baba, seninle öğreniyorum paylaşmaları. Sen bana hayatı sevmeyi öğretiyorsun, hoşgörüyü öğretiyorsun farkına varmadan.
İşten geliyorsun ellerin dolu dolu. Gözlerin bizleri arıyor avlunun ortasında. Bağrışıyoruz yine baba baba baba…
Birden büyütmek isterdin bizi, birden görmek isterdin mürvetimizi. Çekip gitmek miydi sebebin baba. Bir gece kollarıma yaslanarak elveda demek miydi hayata.
Uzak hayallerin vardı, ulaşamadığın. Bizi koyardın hedeflerine. Mutluluk oyunun bizim mutluluğumuzdu biliyorduk baba… Diyemiyorduk Göremedin baba, zaman çekip aldı seni bizden. Ama hiç uzakta değildin baba, tut ki yanı başımızdaydın.
Şimdi öğrettiğin sevgiler var, saygılar var yüreğimizde, gönlümüze bütün dünyayı sığdırdık. Hoşgörü senin bayrağındı baba sağlam burçlarda dalgalanıyor şimdi. Emanetin sağlam ellerde bilesin. Annem kolumuz kanadımız, biz onun gözleriyiz. Sen kanatlarımızsın baba.
Babalar günü kutlanmakta şimdi. Sarmaş dolaş çocuklar babalarıyla. S en yoksun baba, sen yoksun. Sararmış resimlerin ellerimizde. Gözlerimiz buğulu bir cam gibi. Seni yazıyoruz yüreğimize. Seni unutmadık baba. Resimlerinle avunuyor hisli yüreğimiz.

Devamını Oku
Adnan Deniz

Asırlardır yâd ellerin,
Gümüş tasla sunduğu
Ve benim bal şerbeti diye
Yudumladığım şey,
Meğer zehirmiş
Hayat damarlarımı kurutan katranmış

Devamını Oku
Adnan Deniz

Gözlerinize baktığımızda saflığınızı ve temizliğinizi görebiliyor, yaşama sevincinizi hissedebiliyoruz. Hayatın masumiyet simgesi olan sizlerin geleceğimizin yarınlarında, en önemli yerlerde olmanızdan başka hiçbir beklentimizin olmayacağını bilmenizi istiyoruz.
Belki aileniz tarafından çok fazla sevildiniz, belki de anne-babalarınız size yokluğu yaşatmamak için gereğinden fazla çalışarak fedakârlıklar yaptılar. Belkide sizlere fazla şımarmasınlar diye anne ve babalar sevgilerini hiç hissettirmediler.
Çocuklar, çocuklarımız, varlığımızın en değerli nadide çiçekleri… Neden bu kadar sizlere tolerans gösteriyoruz biliyor musunuz? Çünkü bizim için ailemizin en kıymetli varlıklarısınız.
Okumanızı istiyoruz,başarılı olmanızı istiyoruz.Belkide bu bizim için en doğal olan bir istek şekli olarak gözüküyor..Ama sizleri,bazen keşkelerin dönülmez yollarında amaçsız ve ümitsiz dolaşırken görüyoruz.Geleceğe ait hiçbir planı olmadan ve öğrencilik günlerini, geçip gitmesi gereken günler olarak yaşıyorsunuz.Geleceği kestirebilmek ve gelecekte rahat bir hayat yaşamak için okumanın ve başarılı olmanın öneminden habersiz,yollarınızda tozu duman dolaşıyorsunuz.Hiç bir kural tanımadan ve hiçbir sıkıntı çekmeden yaşamak istiyorsunuz.Ama çalışmadan ama bir koruma altında kalarak yaşamak istiyorsunuz.
Yine bir Eğitim –Öğretim yılı sona eriyor ve yine sizlerin kendinizle hesaplaşma günleriniz başlıyor. Kendinizle hesaplaşmadan sakın başkalarını yargılamayın sevgili öğrencilerimiz. Sizlere engel olan neler varsa tek tek önlerinize koyarak ve nelerin sizleri başarısız bıraktığını tespit ederek mücadele safhasına başlayınız.
Çünkü hiç kimse sizin için, sizin kadar üzülemez ve hiç kimse sizin yerinize hayatın bütün kahrını çekemez. Sizin başarınıza engel olan internet kafeler mi? Sizleri gün boyu esir alan Televizyonlar mı? Yoksa başarısızlığınızı gizlemek için arkasına sığındığınız sahte roller mi? Yani kendinizi olduğunuzdan farklı bir şekilde göstermek mi?

Devamını Oku
Adnan Deniz

Ne yazık! Olaylar karşısında şaşkınız. Kimi gözden çıkaracaksın. Kimi ayıracaksın, Biz birlikte değimliyiz. Biz can olmadık mı? Biz birlikte yanmadık mı? Yoksulluk kilit vurmuşken kapımıza, sesimiz çıktımı? Çok şey mi istedik şu hayattan? Değil elbet. Yalnızca yaşayabilmek, yoksulda olsak güneşli bir günün, Türkiye’nin Bahçesinde yaşayabilmeyi istedik.
Biz böyle değildik! Halk böyle değildi! Bir tas çorba yeter bize diyebilecek kadar kanaatkâr, başkasının mutluluğunu isteyebilecek kadar fedakâr değimliydik. Ne oldu bize?
Bu ülke, ne şartlarla bu günlere geldi. Ölüme gülerek gidenler, vatan saol’sun diyenler bizler değimliyiz. Kurtuluş savaşında yedi düvele karşı birlikte savaşanlar cepheden cepheye birlikte koşanlar bizler değimliyiz. Biz o insanların torunları değimliyiz? Birlikte devlet yöneten, birlikte iş yapan ve kız alıp vererek akraba olanlar bizler değimliyiz. Kimi kimden ayıracaksınız? Bu kindarlık kime?
Ne oldu bize? Televizyonlarda gözleri dönmüş insanlar görüyoruz. Yakıp yıkan insanlar… Hiç terettüt göstermeden Allah’ın yarattığı insanı öldürme amacıyla üzerine araçlarını sürenler kimler? Niçin bu öfke? Ne yapılmak isteniyor?
Sakın haa..Bu ülke hepimizin.Bu ülkeye eğer bir şey olursa içinde hepimiz yanar gideriz.Bu ülke büyük sevdalara gebe…Büyük işler olsun istiyoruz.Birlikte Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyetler seviyesine ‘’çıkmak istiyoruz.Yoksulluk bizim kaderimiz değil.Çalışmadan kazanmak isteyenlere,ülkemizde huzuru bozmak isteyenlere müsaade edilmeyeceğini herkesin bilmesi gerekir.Okul çağındaki öğrencileri sokağa döken kişilerin nasıl haklı sebepleri olabilir? Yoklukla mücadele eden,alın teri ile çalışan insanlarımızı huzursuz etmek kimin haddine!
Bizler çok şey istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz, birlikte barış içerisinde yaşamak istiyoruz ama barışın olması savaşla gerçekleşemez. Hem de kalleşçe arkadan vurularak şehitlerin üzerine barış inşa edilebilirmi?

Devamını Oku
Adnan Deniz

Kelimenin aslı eski farca’dan gelir.’’Yeni gün’’ anlamındadır. Nevruz geleneği,15.000 yıl öncesine dayanır. Avcılıktan yerleşik hayata geçişi temsil eder. Hayatın, dört mevsimle yakından ilgisi vardır. Soğuk kış şartlarından bahara geçişle birlikte bolluk ve bereket ortaya çıkar. Bu bolluk ve bereket toprağın uyanışı ve tabiatın canlanışıdır. Canlılık hayatı temsil eder. Bereket ise, canlının yaşayabilme imkânlarını artırır. Dolayısıyla bu gün bir sevinç ve mutluluk günüdür.
Nevruz, Orta Asya’dan Balkanlardaki Milletlere kadar Kutlana gelmiştir. Genelde bütün Milletlerde Tabiatın ve çevrenin uyanışını sembolize eder. Yani Havalar ısınır, karlar erir, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlarlar.
Orta Asya da Nevruz, bayramlarda geleneksel olarak pişirilen buğdaydan yapılmış bir tatlının adıdır.21 Mart önemli bir gündür. Çünkü bugün, gece ve gündüzler eşitlenir. Bu baharın başlangıcıdır.
Bahar bayramının yanı sıra Türk Kültüründe Nevruz günü bir kurtuluş günü olarak ta kutlanır. Çünkü Türklerin Ergenekon’dan çıkışının yani demirden dağı eritip çıkmalarının, Türklerin esaretten kurtulmalarının bayramıdır. Orta Asya Türk toplulukları ve Balkan Toplulukları bu geleneğin günümüze kadar yaşamalarını sağlamışlardır.
Türk kavimleri tarafından M.Ö8.yüzyıldan günümüze kadar, her yıl 21 Mart’ta bu bayram kutlanır. Anadolu Beylikleri, Eski Mısır, İran, Safevi, Sasani, Moğollar, Selçuklular ve Osmanlılarda bu günü Bayram olarak kutlamışlardır. Hatta Osmanlılarda özel olarak hazırlanan Nevruziye adlı Macun O dönemden kalan bir kültür olarak günümüzde hala devam etmektedir. Her yıl Mart ayının 21. günü Manisa ilimizde Mesir macunu şenlikleri yapılmakta ve bahar bayramı coşkulu bir şekilde kutlanmaktadır.
Türkiye’de geleneksel olarak kutlanan Bahar şenlikleri 1995 yılı itibarıyla Resmi bayram olarak kabul edilmiş ve her yıl 21 Mart günü itibarıyla bahar bayramı olarak kutlanmaktadır. Atatürk diyor ki 'Bilelim ki, kendi benliğine sahip olamayan milletler başka milletlerin şikârıdır', yani yaşayamaz. O yüzden, yine, Atatürk der ki, 'Gençlerimize, çocuklarımıza görecekleri eğitimin hududu ne olursa olsun en evvel ve hersey’den evvel kendi geleneklerine, millî ananelerine ve Türkiye'nin bağımsızlığına düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.'

Devamını Oku
Adnan Deniz

Resmini çiziyorum,
Hatırladığım kadarıyla.
Yeni şeyler eklemek istiyorum
Anılarıma.


Devamını Oku
Adnan Deniz

Şairlerin ülkesi olmalı,
Masallarla süslenmiş
Romanlarla süslenmiş
Bir şiir gibicesine.


Devamını Oku
Adnan Deniz

“Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz” hadis-i şerif

Oruç hem dini hemde sosyal bir ibadet şeklidir. Öyleki, Oruç aynı zamanda birinci derece sağlıklıda ilgilidir.
Dini olarak oruç, islamın beş şartından biridir. Oruç da namaz gibi bir farz-ı ayındır. Hicret'in ikinci senesinde Medine'de farz kılınmıştır. Oruç tutmayanların eğer bir mazereti yoksa farzı yerine getirmemiş olurlar ki büyük günah işler.
Oruç tutarken yalnızca gün boyu aç kalmak değil, diğer ibadet ve ahlaki özellikleri de yerine getirmek gerekir. Çünkü”Ameller niyetlere göredir”Niyetimizi engelleyecek herhangi bir olumsuzluktan kaçınmak bizim oruç ibadetimizi ancak taçlandırabilir.
Oruç ibadetinin sosyal bir yanıda vardır. Zengin ve fakir bir ay zarfında aynı seviyeye gelir. Beklenilir ki, zenginler açların halini anlayarak daha yardımsever olsun. Aç olmanın, yoksulluğun ne demek olduğu bilinsin ki insanlar ellerindekilerin kıymetini bilsinler. Oruç insanlara sabırın, beklemenin ne demek olduğunu öğretir. Tahammülsüzlüğün bir ilacıda oruçtur. Oruç insanların iradesini güçlendirir böylece sabretmeyi öğrenen insanlar zorluklara karşı dayanma gücü kazanırlar. Gün boyu ibadetli olmak demek Allah’ın huzurunda demek olduğundan oruç tutan kişiler söz ve davranışlarına dikkat ederler. Bu da insanların davranışlarının güzelleşmesine vesile olur. Aile içerisindeki ilişkiler daha olumlu olur. Çünkü toplu iftar ve sahurlar yapılır. Komşular birbirini iftar yemeğine çağırırlar, toplu sohbetler yapılır, teravih namazı toplu halde kılınır ve böylece hem toplumda bir canlanma hemde toplumsal ilişkilerde olumluluk göze çarpar. Oruç insanlara düzenli, disiplinli ve programlı yaşama alışkanlığı kazandırır. Oruç tutanlar daha çok huzur ve sükûnu ön plana çıkardığından ramazan ayında suç oranlarında çok büyük düşmeler görülür.

Devamını Oku
Adnan Deniz

Haykırırken,
Türküm doğruyum diye
Milli heyecan sarmalı bütün vücudumu
Heyecandan ağlamalıyım.


Devamını Oku