Çürümüş otlar, kaya gölgeleri, sular
Yanık yalnızlığında kuş sesleri
İnsan nelerden vazgeçiyor zamanla
Eriyor pişmanlığında günleri
Çağırsam, yankı bulur mu?
Taşır mı, gönül baharına
Sevgi dilinden
Kelebek kanatlı kelimeler
Özlemini güzel günlerin?
-I-
Çık diyor ata toprağımdan, bana!
Koyun güder gibi sürüyor oradan oraya!
Allah’ın en mübarek ayında bile imanıma
Sövüyor balçık ağız, çöküyor boğazıma;
Böyle dönüyor zulmün çarkları...
Yanıldık kabul edelim yalandı hepsi
Bir avunmayla geçti gençlik, ışık hızı
Yanılttı bizi sevmenin aldatıcı hissi
Bendeki serin mavi sendeki ateş kırmızı
Birlikte koşuldu uzak sanıldı yol alındı
Çıkardım üstümden pantolon, gömlek...
Beklesinler bakalım sabahı.
Giyer miyim tekrar bilinmez pek,
Kaderde ne yaşandı, ne kaldı!
Bir kırlangıcın kapması gibi sineği havada,
Bizim de bin bir rayiha yakalar burnumuz.
Bu dersiniz, yaz gecesi esintisi kumsalda;
Denizden yükselen yosun kokusu ve tuz.
yeni bir sayfa açtım
belki girer diye her şey yoluna
kaygılar, kayar
içimin boşluğundan bir anlık
bir kuşun havalanması gibi
Geçerken çocukluğumu düşürdüm,
Gördünüz mü?
Sırılsıklam bir yalnızlık yağmurundan kaçarken...
Dilimin ucundaydı,
Sözcüklerimin arasında,
Gelir, yoklar arada,
Unuttum sanırsın.
Sınar boşluğunu, anlarsın;
Yok, gitmemiş, orada!
Kasım’dır can üzen, zor aydır bize;
Yürekler andıkça, yandıkça sitem.
Dünya’dan yakınma, ah ediş güze;
Sanırım sürecek döndükçe sitem.
Ağacın gözyaşı yapraktır bu ay,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!