Yalnızlığın tam orta yerinde
Çıkagelir hüznü geçmiş zamanın
Derinde, ayak seslerinde anın
Donmuş yüzler erir bellekte
Berber koltuğuna oturdum bu gün
Kes dedim ustam
Uzadı saçım
Bir makine yürüttü
Döküldü yaşım
Motorunda yüzlerce at
Koşturan bir otomobilin
Taktığı görünmez kanat
Uçurup bizi sabahtan
Kondurdu Aydın ovasına
Hızla tüketilmiş bir zamandır ömür
Bindirilmiş rüzgâra kanatları
Çınar yaprakları gibi duaya açılır elleri
Bir karanlık ülke seyyahıdır insan
Hani sömürü bitmişti, bağ
Sağlam kurulmuştu insancıl
Merhametten yapılmıştı çağ, aramızda
İncelik, uygarlık demekti?
Ne lüzumsuz şeyler vardır evlerde,
Alınmış zamanında.
Sen sanırsın sırası gelir kullanılır,
Biriktirilir başta.
Sonra eski gülüşler, gümüş takımlar,
İnsan kendinden çıkabilir
Bir başkasına varmanın yoludur aşk
İnsan aşabilir yükseldiğinde
İçindeki harap duvarların ötesine
Yeni bir sevinç koyabilir umutla
Sakin bir sokak arası,
Evler sıralı karşılıklı...
Herkesin mutfağında
Ne pişer, ne yenir, saklı!
Mutlu, mutsuz, iyi, kötü...
Dünya,
Ben geldiğimden beri burada;
Yerinde duruyor!
Yerinde duruyor,
Tanrısal yazgı.
Dünya,
Geçip gider senin geçmez bildiklerin
Bulutlar, şarkılar, hevesler...
Ve dahi güllerin savulduğunu görür,
Düşüncelerin bile değişir zamanla
Soğur yaşamaya tamahkâr yüreğin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!