Söyleyeme, sır gibi hep aklında kalayım…
Yüreğinde açılan güller benim olmalı!
Kavrulduğunda canın, susuzluğun olayım…
Üzülürsen acıyan benim canım olmalı.
Gözyaşın akacaksa yüreğime dökülsün
Duygular etmiş iflas...
Acı, ıstırap ihlâs...
Her tarafa çökmüş yas...
Son durum bu Şokköy’de.
Burçlarda dalgalanan...
Son umutla kalbini açtınsa gelecektir…
Beklenmeyen bir ânda, sürgünlerde yorduğun! ..
Niye eskimez sevgi, yaşayıp bilecektir?
Bitti derse inanma, bitimsizdir sorduğun…
Sonbaharın son yüzü, hisler başkalaşmakta
Ne edeyim börkü, kürkü
Sevdiğimi verin bana.
İstemem mal, makam, mülkü
Sevdiğimi verin bana.
Çözülmeyen buz olsa da
Gözleri üzüm sevdiğim
Yakar baktıkça, bakışın!
Kül olur özüm sevdiğim
Bakar yaktıkça, bakışın!
Gülümsemen kahve falı
Hiç fark etmez, yansın gönlüm
İkimizindir bu acı
Acılarım güldür, Gülüm
Yaralarım gül ağacı.
Sevdân ıtır kokan çiçek
Tortusuna el sallarken gecenin
Duman dumandı göğsü, bitimsiz
Çığlıklara boğulduğunda bir cenin
Ağladı; yer, gök, kaldığından yetimsiz! .
Rüzgarlar geçmiş elemlerin şarkısını çığırdı
Siz, biz, hepimiz
Yoktur çaremiz…
Atsa tepemiz
Vurun semeri
Sıkın kemeri.
SORUMSUZLAR SENARYOSU
İçi sızlayanlar,
özü volkana dönenler
ve hınçla, kinle yanıp yanıp sönenler
yapılan kalleşlik ve kahpelikten başı dönenler
Meydan: cennet bir yerin dağ, taş, dere, ovası
Kirletilen safların ıtır kokan yuvası…
Bu davâ: aç kurtların kin, intikam davâsı..
Bir tarafta çıldırmış, neslini yiyen kurtlar!
Bir tarafta günahsız heder olan umutlar! ..
Bu arkadaşı tanımıyorum