Gençliği Aşk yolunda bitirdim
Parça parça aklımı yitirdim
Zaman ve mekânın girdabında
Senden önce kendimi kaybettim
Kulaklarıma fısıldar sessizlik
Gönlümde kopar bir parça sensizlik
Dosdoğru zifiri bir karanlığa
Alıp götürür kendimi delilik
Gönül sayfalarım sensiz zemheri
Hece hece dizdim seni
Kirlenmemiş bir sayfaya
Görsen içimdeki beni
Çalıyor rengim cefaya
Kalemim güzden esmekte
Gönül şehrimi fethetti simsiyah gözlü bir yâr
Ben bu sarhoş başımla gezerim diyâr diyâr
Arayıp durduğum sokaklar, hanlar bana hoyrat
Bulabilsem şu gönül derdime merhem-i firkat
Her ne gizliyse insanda
Siretten surete doğru
Vurur yüze bir nazarda
Suretten sirete doğru
Gönül olunca karanlık
Karanlıktan gelen boğucu sesleri dinliyorum...
Dinlediğim her bir kelimede içim titremekte!
Gözlerimin ufkunda solan günlerim gibi;
Ben de soluyorum,
Üzerimde zamanın yüküyle birlikte...
Belki de
Kollarımda güvercin kanadı yorgunluğu
Gözlerimin, yaşlarını taşıyor
Acı bir damla gibi gönlüme süzerek
Zamanın ve mekânın sathı eridi
Onca umudun gölgesine rağmen
Ucsuz bucaksız boşluğun içerisinde
Şebângeh bahr-ı dîl'ime nâr-ı aşk çöktü nâ-gehân
Resulün sâyesinden sinem hilal-âsâ firûzân
Mercanlar bir derya gibi ellerinde
Yanlarına konmuş en özel inciler
Sevgiye susamış sırrıma sunmakta
Saadet mücevherlerinden ezgiler
Mercanlar bir derya gibi ellerinde
Temiz duvarların ardından
Ciğerlerine is çekerek
Ölüme gözlerini yuman
Gecenin sessizliğini yırtıp
Baykuşları ürküten bir tonla
Kainata meydan okumakta.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!