Tüm sürgülerini sürdüm yüreğimin,
Sürdüm paslı demirden kızaklarını,
Tüm maziyi hapsettiğim o kara zindan,
Sonsuza dek kapanacak birazdan.
İçinde binbir hatıran kalacak belkide,
Üşüyorum çünkü artık her baharım kış,
Hasretin dağlıyor vücudumu nakış nakış.
Esiyor rüzgar bağrıma vura vura,
Üşütüyor bağrımı,hasret kalmışken yara.
Nereden geliyor bu hazin ses.
Bu isyansı haykırış yüreğimin derikliklerinden mi haykırıyor,
Neden haykırıyor.
Bir masal da böyle bitti.
Acıyla ve sancıyla.
Kahroluyorum bazen aklıma sen gelince,
Benden daha bahtiyar,yüzündeki sivilce!
Bir tesellisi olmayan gurbet diyarının,
Ayaz kaplı taşlarında yalnız gezinen rüzgar,
Elleri nasırlı,bahtı kapkara duvarların,
Yüreğinde rahvan atlar gibi boranlar,
Azgın serzenişinde bir kuzgun narası,
Bakışları öfkeli soğuk kemerler,
Kuzguni ufuklarda şarkıların söylenir,
Havada boranlar,ıstırabı perdeler,
Deryalar gamla doldu,bir haber beklemekte,
Bir haber ki gün ola,miladım olacaktır,
Bir haber ki gelmeye,miadım dolacaktır.
Baharı kanatlarında taşıyan masum kelebekler,
Kısacık ömürlerinde her an,ölmeyi bekler.
Zulümler inletiyor semayı, düşüyor yıldırımlar,
Üstünde biten canlara ağlıyor,kırmızı kaldırımlar.
Ruhum bir tarafta harap,
Bedenim ise diğer tarafta.
Aklıma her düşüşünde ben,
Yine yıkık ve bitap.
Ağlanan gecelerimin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!