MANİLER
Arpa ektim biçemem.
Yolum dardır geçemem.
Yıldız kadar kız olsa.
Yine senden geçemem.
ANNEME MEKTUP
Ben senin küçük kızın bir tanen seni çok seven ve seninle gurur duyan seni yüreğinden taşıyan ve eksik etmeyen kızın, geceleri uykum kaçtığında yanı başına gelip de beni koynuna alırmısın, anneciğim dediğim zaman elinin tersiyle itelediğin o masum bakışlı küçük kızınım anne dediğim zaman dönüp bakmayan san ki bana kızgınmışsın ki gibi bana tavır koyan benim tatlı annem bense seni göklerde uçan kuşlar gibi ve yerlerde açan çiçekler gibi çok seven tek kızın Lale bir kez olsun. elimden tutup da gezmeye götürmek istemediğin zaman gözlerimden akan gözyaşlarıma bakmayan ve dönüp de bir kez olsun beni okşamayan o ellerine muhtacım annem anneler gününde bir demet çiçekle karşına gelip anneciğim anneler günün kutlu olsun. dediğim de dönüp bakmayan güzel annem senin varlığın senin sevgin her şeye değer.
Rengârenk çiçekler gibi güzel ve özelsin benim melek annem. Çocukluğum da yanı başımda hep seni görmek istedim mutluluğu seninle paylaşmak ve güzel günler yaşamak benimde hakkımdı. O mutluluğu bana çok gören bir anne nedendir ki hiç yüzü gülmeyen ve masum bakışlı annem ah çekipte yüreğimi dağlayan içini bana dökmeyen ve yoklukla ve zorlukla beni büyüten sevgili annem bu mektubum sana benim tatlı annem… Belki beni anlarsın diye sana ben bu mektubu yazdım benim tatlı annem biz çocukları sevmenizi ve mutlu etmenizi istiyoruz. Çok mu şey istiyoruz. Acaba bir düşünün anneciyim mutluluk her çocuğun hakkıdır.
Anne başımın tacı. Gönlümün ilacı.
Her derde deva merhemsin.
Anneler günün de sen benim.
çok yolculuk yaptığımdan dolayı bu şiirimi yazdım beyeninize sunuyorum.
YOLCU
Dur yolcu gitme dur.
Senide begleyeninmi var.
Yollar çok uzundur.
Bitmeye gelmez tükenmez.
ZİNDAN
Simsiyah geceler. Buğulu gözler.
Mavi gözler. Hep seni izler.
Karanlıktır. Gözler zindana benzer.
Mahkûm olmuş, ruhum karanlığı ister,
Görmeyen gözler zindana benzer.
TOPRAK
Toz topraktır bu toprak
Gavlanmıştır ki bu toprak
Çöl misali olmuş işte bu toprak
Çamurlanmıştır ki bu toprak
Taşları ayıklanmış işte bu toprak
HAYAL KIRIKLIĞI
Soğuk bir kış günüydü...
Bedenim soğukla birleşmiş.
Uyuşmaktaydı.
Kaderime yenik düşmüştüm.
Hayel ediyordum.
SEN HER ŞEYİ BİLENSİN
ALLAHIM; Sen her şeyi bilensin.
Günahları affet den sensin.
Bizlere rahmet kapıları açan.
Ve veren ve yağdıran.
Y ine sensin ALLAH, ım.
TERAVİH derinduygular28hotmail.com
Ramazana özgü bir güzellik gördüm bu gün. Çok güzeldi. Bütün Müslüman halkımın yaşamasını isterdim. Çok duygulandım nedense… Bütün gençlerimizi sokaklarda gördüm. Senede bir kez yaşadığımız bu güzelliği herkesin yaşamasını isterdim. Ne güzel bu nimeti bol ramazan… ALLAH’IM herkese nasip etsin. Hocanın vaizi zaten mest ediyordu insanı. Her kim anlamak isterse ve dinlemek isterse benim tavsiyem olsun. Camiye gitsin ve bu anıları yaşasın. Benim, 3 tane çocuğum var. Ve onlara bu günlerimizi yaşatmak istiyorum. Bu güzellikleri yaşasınlar ve görsünler ki ne kadar güzellikler yaşadığımızı anlasınlar. Hele bu gün daha bir güzeldi nedense anlatması çok zor, camileri gezip görmek daha bir hoş. İlk önce Yakutiye camisine gittim. Daha sonra ulu camiye gittim. İnsanoğlu mest oluyor, herkese tavsiye ederim. Cemaatle namaz kılmak daha bir güzel, anlatmakla olmuyor. Yaşamakla oluyor: 22 yıl aradan sonra, Ulu Camiye gittim. Tabii ki utandım kendimden, neden daha önce gitmedim, şimdiyse her gün gitmek istiyorum, güzellikleri yaşamak için. Bazen yaptığımız hataları tamir etmek çok kolay henüz geç değil, diye düşünüyorum… Camilerimizin gençlerle dolup taşmasını çok istiyorum. Bütün İslam âleminin şehitlerimize ve hastalarımıza kuran okuyup dua etmesini istiyorum. Bu güzel ayın farkın damısınız her yıl yaşıyoruz fakat gel gör ki camilerimiz çoğunlukla boş; üzülüyorum. Camiye gidip ellerimizi ALLAH, a açıp dua etmemiz gerekirken boş boş geziniyoruz. Neden? Demek ki bazı şeyleri çocuklarımıza öğretemiyoruz. Onlara bazı şeyleri çok vakit geçmeden öğrete biliriz. Mesela büyüklerimize nasıl hizmet edeceklerini nasıl davranacaklarını onların karşısında çirkin şeyleri yapmamalarını öğretmek ve ramazan ayında neler yapıldığını nasıl bir hürmet gerektiğini göstermemiz gerekir. (Eskiden ramazanda büyüklerimiz teravihe gittiklerinde çıkardık sokağa arkadaşlarla oyun oynardık, camiler dağılana dek… Sonra, camilerimiz dağıldığında çok güzel bir ortam olurdu. Büyüklerimizin masallarıyla büyüdük fakat ben şu an O ortamı göremiyorum. O günleri çok özledik. Şimdiyse, gençlerimiz sokaklarda birer avare oldular. Çocuklarımız ise evlerden dışarıya çıktığı an korkuyoruz. Onlara bazı şeyleri öğretmek boynumuzun borcu, artık onlara İslamiyet’i ve dürüstlüğü öğretmek gerek.) Memleketimde bazı şeyler noksan, onların tamamlanmasını diliyorum. (Bu gün ellerini semaya, gönlünü Mevla’ya aç günahlardan olabildiğince kaç. Bu gün en gizli incilerini onun için saç. Ramazan ayınız mübarek olması dileğiyle…
Zehra OKUR
BİR BEDEL
Dostluğa layık olan hakkıyla sevmesini bilendir. Sevmek, güzeli sevmek değil sevdiğini güzel görmektir. Dostluk hep almak değil vermesini bilmektir.
Bir bedel ödemek insanın içten duygularıdır. Dostluk iyilik gördüğünde değil kalbinde olmalıdır. Ne dökersin onu yaşarsın, eline aldığın bir bardak su onu bile içemezsin tıkanırsın, yutkunmakta zorluk çekersin. Sanki sırtına yumruk yer gibi olursun. Bu mu insanın yaşantısı? Gerçekleri görmek çoook uzaklarda. Bizler insanların duygularının ne olduğunu bilmeden yaşıyoruz. Kimi aç kimi tok bu mu insanlık? Hayır, biz bir bedel ödüyoruz. Ne demiş atalarımız: “Komşun aç yatarken sen tok yatma.” Bir çocuğun aç durması bin insanın aç durması demektir.
Biz neyiz? Yaşamayı bilmeyen birer cani olduk. Hepimizin hakkı, vatanı sevmek millete hizmet etmek, ne içten gururdur. Farkın damıyız acaba işte buna bedel diyorlar. Yerden aldığın bir ekmek zaman zaman
MUSALLA TAŞI
Biri ölmüş dediler bana.
Gittim baktım yanına.
Ben miyim acaba diye.
Musalla taşın da yatıyor niye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!