Bayburt Türküsü
Ev bark etmek için telli tereği
Dizip koşmak için tepir eleği
Şu gavdan yaptığın tecir tereği
Divanı bariye yadigar götür
BESMELENİN FAZİLETLERİ İlk yazılan, Besmeledir. Âdem aleyhisselama ilk gelen, Besmeledir. Müminler, Besmele yardımı ile Sırattan geçer. Cennet davetiyesinin imzası besmeledir. Eve girerken Besmele çekilirse, şeytan, “Bu eve girmeme imkân yok” der, dönüp gider.”)
“Amel defterinde 700 Besmele bulunanı Allaha Teâlâ Cehennemden çıkarır.”
“Besmele ile yazı yazanın haceti kolaylaşır, Allaha Teâlâ da razı olur.
“Besmele ile işe başlayanın günahları af olur.
“Yemeğe Besmele ile başlayıp, sonunda Elhamdülillah diyenin, daha sofra kalkmadan günahları af olur.”
“Besmele ile yenen yemek bereketli olur.”)
ÇALIŞANLARA…
Memurun yaşantısı nasıl olmalı; Bence bir memur çalıştığı ortama ayak uydurmalı ve çalışmasını ciddiye almalı edebiyle… kadın memurlar ve erkek memurlar için geçerli bu yazdıklarım. Neden diyeceksiniz? Çünkü bazı devlet memurları yaptığı görevleri ciddiye almıyorlar. Bunun her zaman bizler farkındayız,Bir iş için gidiyorsun her hangi bir memurun yanına işim var diyip her hangi bir memura yönlendiriliyorlar ne ilgileniyorlar nede sana yol gösteriyorlar.Buda der demez insanın başını ağrıtıyor ya bekle diyorlar ya da bir başka memura şu vatandaşın işini yapa bilir misin benim işim var diyip başlarından saf salıyorlar. Bakın bu yaşantı tarzı her il de hemen hemen var.Buna artık bir çözü bulunmalı… Memurlarımızın bu tür davranışı sergilememeli onların yaşam tarzı böyle olmamalı (iş yerlerinde ya bilgisayarlarla oyun oyun oynuyorlar yada cetleşiyorlar ve yaptıkları işleri bu nedenle ciddiye almıyorlar.) Bunun için artık bu devleti yöneten baştaki büyüklerimiz artık dur demeli.İş yerlerindeki bilgisayarların bazı sitelerin kapanması gerek ki çalışan memurlar yaptıkları işleri ciddiye alsınlar. Niçin bu konuyu açtığımı söyleyeceksiniz? Şu nedenle: Belki bir vatandaş işini yaptırmak için gittiğin de hiç olmazsa işleri tez biter.Türkiye’nin 100/70 hep bu şikayetlerle medyaya çıkıyorlar.TV’de görüyoruz, vatandaşlarımız hiç bir kolaylık görmüyorlar memurlardan, kavgalar oluyor tartışmalar oluyor, nedeni işte memurun pasif ve yavaş çalışmasıdır.Biraz olsun hızlı çalışmaları gerek işte o zaman bu vatandaşlar memurlarımızdan memnun kalırlar. Bir keresinde ben şahit oldum. Bir vatandaşımız hastasını sevk çıkartacak memurdan yardım istedi fakat karşısındaki memur biraz bekle dedi. Ama hastanın durumu iyi değildi. Peki burada bu vatandaşın suçu ne hastası öldükten sonramı işini yapacak. Hayır, bu böyle olmamalı. Bizim Türk milletimiz her zaman her yerde her olaya geç kalıyor biraz hızlı olmalılar ki hiç bir zaman zarar görmesinler. Mesela bir kaza oluyor.kaza yerine sağlıkçılarımız geç varıyorlar. Peki niçin? Ben söyleyeyim: Ya trafik sıkışıklığından yada yavaş hareket ettiklerinden olmalı, ben hiç görmedim ki bir yere de memur arkadaşlar saatinde varsınlar.İstanbul da bir olayla karşılaştık. Gencin birini yaralamışlar. O esnada bizlerde oradan geçiyorduk. O yaralı genç bir müddet yaralı haliyle yürüdü. Çünkü kapkaççılar tarafından yaralanmış, sanırım dikildiğimiz durağın az berisinde bu genç yere yığılı verdi. Çünkü kimseye yaralı olduğunu söyleyemedi. Sanırım, o arada polise haber verdiler.Memur polisler gelenek dek o genç oracık da öldü. Peki suç kimin şimdi? Acaba biz vatandaşlarda mı yoksa bu göreve bakanlarda mı? Eğer ki hızlı hareket edileydi; belki de o genç yaşaya bilirdi.Şimdi benim ne demek istediğimi anladınız mı? Yani çalışan memurlar her zaman atik olmalı.
Doktoru,Polisi,Sağlıkçısı,Öğretmeni, bütün memurlar için yazıyorum ben bu yazıyı,umarım beni ciddiye alırsınız…
Zehra OKUR
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Lailahe illallah cumanın sebebiyle, Muhamme dürresulullah gökyüzünün gölgesiyle, dünya ve ahir et muradım ver melekler duasıyla ya vedüdüm, ya maksudum.
Kulhu vallahü ehed bin bir isminden meded yetiş, ya Muhammed. Kulhü vallahü, ehed bin bir kere ya Samet. Cennet kapılarını aç. Benim günahımdan geç. Benim günahım var ise senin gibi hakkım var. Muhammet Aleyhisselam gibi dostum var.
İlahi kabre vardığım gece lütfeyle yalnız kaldığım gece bilmediğimi bildir, kabrimi nur ile doldur, Kevser şarabına kandır. Ulu cemalini göster.
Estağfirilluh istiğfarın ben zayıf günah karım. Ya celil, ya cebbar. Sen bağışla günahım. Ya Settar, ilahi cennet cemalini göster bana. Gece gündüz yalvarırım sana. Dünya ahi ret muradımı ver bana rabbim. ALLAH, fikrim zikrillah kalbim nuru Resulullah, evelim ALLAH: Lailahe illallah Muhammeddür Resulullah.
23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI
Bu gün 23 Nisan: çocuk bayramıydı. Neşeli ve sevinçliydiler. Tıpkı eski günler deki gibiydi okul bahçesinde kutlandı. 23 Nisan çocuk bayramı oyunlar oynandı. Gösteriler oldu.
Bu yıl 23 Nisan ulusal eğemenlik ve çocuk bayramında çocuğunuza güzel bir armağan vermek onun bu özel günü eğlenerek geçirmesini sağlamak için öyle çok seçeneğiniz var ki!
Günün anlamına yaraşır şekilde çocuklara bayram havası yaratan etkinlikler arasında seçim yapmakta sizde zorlanacaksınız!
KIRIM
Sürgün treninde ağlar bebekler.
Ana yürekleri ağıtlar bekler..
Nöbetci elinde soysuz tüfekler.
Doğuya batıya sürdüler beni.
Kop dağı geçilmez.
Bu vatan bölünmez.
Şehitlerimiz ölmez.
Bayrağımız yere düşmez.
Bayburtun kurtuluşu.
75Yıllık gururu.
OKUMANIN YARARLARI
Okumanın yaşı yoktur. Bunu bilmek gerek. Çoğunlukla bunu bizlere büyüklerimiz çok görüyor. Neymiş efendim,’kız çocuğu okumazmış.’ Ben bunu yadırgıyorum. Niye diyeceksini? Çünkü öğle bir çağda yaşıyoruz ki artık okumanın yaşı yoktur diye inanıyorum. Özellikle vurguluyorum; bayanlar için çok önemli. Niye diye sorarsanız? Biz kadınlar çok eziliyoruz. Ezilmemek için artık bir şeyler yapmamız lazım. Bu gün Türkiye’nin de Avrupa birliğine katılmak istemesi, birçok vatandaşımızı sevindirdi. Gençlerimize biraz olsun iş imkânı tanınıyor. Halk Eğitimi Kurumlarında açılan kurslar ve İş Bulma Kurumlarının tanıdığı iş imkânlarının sunulması birçok kadınımızın yüzünü güldürdü.
Ve bizler. Bu imkânları kaçırmamalıyız. Hiç okuma yazma bilmeyen bayanlarımız bile artık bu imkânların farkındalar. O yüzden bazı gerçekleri görmemezlikten gelemeyiz. Şunu ifade edeyim ki; ne hikmetse kadınlarımızı her zaman küçümsüyorlar. Ama bu yanlış… Eğer devletimiz elini uzatırsa çok şeyleri değiştirebilir. Mesela başta okuma yazma kurslarının devam etmesi, diğer iş imkânı tanınan kurslarının devam etmesi ve gençlerimize iş fabrikalarının açılması gibi yararlı şeylerin olması ne kadar güzel olurdu.
Benim halkıma söylemek, istediğim şey şu: Neden hanımlarınız ve kızlarınız bu gibi iş imkânlarından yararlanmasınlar ki? Çünkü öğle bir kırız yaşıyoruz ki. Artık çocuklarımızın isteklerini yerine getiremiyoruz. Her şey pahalı… Hele okuyan çocuklarımız için, çok zor. Bu gün Bayburt’ta bile birçok ailenin zorlukla çocuk okuttuğunu görüyorum. Gelin el ele verip yardımcı olalım ki onlarında yüzleri gülsün, yalnız olmadıklarını bilsinler.
Hele okumak isteyen çocuklarımız için gelin güzel şeyler yapalım. Onların giysilerine ve okul masraflarını karşılayalım ki okumak daha zevkli olsun. Aileleri daha çok ilgilensinler. Ayrıca şunu da söylemek istiyorum: Okullarda, öğretmenlerinde yakinen ilgilenmelerini rica ediyorum. Bizlerden çok onların çocuklarımızı tanıdıklarına inanıyorum. Çünkü bir öğrencinin ders notlarıyla önce öğretmenin ilgilendiği ve sonra ailenin ilgilenmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer ki bizler çocuklarımızın gelecekte iyi bir eğitim almasını istiyorsak öğretmenleriyle birlikte çocuklarımızın nasıl ders çalışmasını sağlıya biliriz? Sorusuna beraberce cevap bulmamız gerekiyor. Öncelikle disiplin gerek. Okumayı sevdirmeliyiz. Okumayı bilmiyorsan karşındakini okut ki sende bir şeyler öğrenesin. Ne garip ki; bazen bizler nasıl bir hayat yaşadığımızın farkında değiliz. Bizler cahil yaşadık gelin bu gençliği cahil yaşatmayalım.
ORMANDA GEZEN GÜZEL
Ağaçlardan asılan yaprak gibi.
Saçları elfüm elfüm gezen güzel.
O kırmızı yanaklar da elma gibi.
Yerde gezen kızaran orman güzeli.
SOKAKLAR
Bu sokaklar sesiz ve karanlık.
Elimden tutsana anne.
Sensiz gecelerim hüsran.
Yanıma gelsene anne.
Üşüyorum üstümü ört sene.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!