Bir akşamın boğuk gözyaşları
Seslendi sahibine
Öldürmeyin ölümü üzerine
Dualar etti kendince ardından kahkahalar
Tek kurşunlu silahını dayadı şakağına
Selamladı sonrasızlığını büyük bir huşuyla
Özgürlüğün mavi kanatlarında
Gözlerinin gökyüzüne karışması
Hürriyet kadar güzel
Ay ışığının tenini kıskanması
Güneşin saçlarını taraması
Tanrının gören gözlere
Altı veya yedi yaşındaydım
Cami şadırvanında su içerken
Bir büyücü ile karşılaştım
Bu büyücü büyüsünün farkında değildi aslında
Babasının at arabasından inmişti
Büyük bir boya kovasına su doldurmak için
Gecenin aynasızlığında
Bir serçenin kanat çırpınışını
Korkuya bırakmak umarsızca
Sonrası keşkelerde düğümlenen
Hüznün çıplak hissizliği
Hatırlanan anılarda
İyi insanların hayalleri
Darağacına asılmış
Güzele dair ne varsa tutsak
Umut kör kuyularda
Kötülük eşkıya olmuş
Dört bir yana
Hala içimde seni görme arzusu
Geçmişin içimde geçmek bilmeyen tortusu
Günler geceler geçiyor
Derinlerden gelen bir ses
Bana hala ismini fısıldıyor
Ölü doğan bebeğin
Eğlence gecesi gibi
Hayatın bizi
Sualsiz yaşama getirmesi
Şizofren düşüncenin
Her an savaş çığlığını
Ritmiydi ölümün
Dudaklarından dökülen
Elveda sözün
Bir iç çekişin çığlığında
Ağladım yokluğuna
Dönmek istemesende
Sevgilim, eşim, baharım
Çocuklarımın güzel annesi
Geçen zaman içinde
Her gün sana daha fazla alışmak
Sanki senden öncesi yokmuşcasına
Göğüs germek umuda karanlığa
Seni sevemediğimde
Yaşamakta mı halim
Bilmem meçhulde yaşayan
Benin kimliğini
Aklım ki bir kaygının esiri
Seni görememe endişesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!