Saat bilinmez vadilerde kör bir kuyu.
Bavula sığmayan dünlere hoşçakal rüzgarı vuruyor.
Ekmek arasında yorgun bedenin zuhuru,
Bugün yaprakların mevsimi çok iyi bildiği bir ay.
Herkes yolcudur bugün herkesin gönlünde.
Sigarasını yakan adamın meyus tedirginliğinde,
Adımız insan, sevdamız canan,
Derdimiz aynı, dermanımız ayan,
Kökümüz bir, özümüz pak,
Hepimiz bir, memleketimiz toprak.
Çehreler farklı, gönüller eş,
Dön de bir bak ardına,
Derinlerinde sakladıkların,
Yürüdükçe saçıldı adımlarında,
Ardı ardına.
Yalnız bir dağın bakışlarında,
Akşamın git gel nöbeti,
Kalbim göğsüme vuruşlarında,
Heceler ismimi mühür gibi.
Bir gün işte böylesi,
Bir gün doğdum yiten gün ile,
Rüzgârlı dağların dizlerinde,
Yüzü, ensesi, elleri kararmış çocuklar,
Yüreği kararmışların zulmünde,
Göğü kartalsız bırakmayacaklar.
Zamanın beldesine oturmuş
Dinliyorum
Dışarıda bensiz akan bir dünya
Görmüyorum
Sesler birbirlerini boğarken
Herkesin teninde bir telaş
Ardından sabahın ve güneşin,
Ardından acının,
Özgürlük kadar serin,
Bir kapı aralığında,
Eserken nefesin,
Çıkıp geldin onca neşeden.
Münzevi geceler, aralık kapı,
Bir avuç toprak, menzil sırtları,
Dalga dalga düğüm, mavi kurdele,
Kadim tortu eller, mahzen kirlere.
Amansız geceler, pâyânsız setre,
Üstüme deruhte hicranımla durduğum,
Bu kaçıncı cenazedir, baharı sorduğum.
Yüreğime emanet gurbetin kimsesizliğinde,
Adımlarım yâr oluyor şimdi sessizliğimde.
Beni sordular.
Dün gibi hatırlarım.
Tutuşup sağanak altında,
Bulut süvarileri dalga dalga,
Beni sordular, araftayım.
Son sözleriydi denizin.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!