Yükseliyordu göğe neşeyle
tutmuş elinden bir çocuğun
o rengarenk kocaman uçurtma
gülmeyi öğreterek doyasıya
elele yükseldiler göğe
Şimdi yaz dedi ya bana
biliyorum gücenecek
beni tarif et diyor durmadan
nasıl yazarım seni
birazcık dokundurmadan
Şu benim yarim erçel doru ata biner
süvari
bazı neşeli güleç
bazı da kapı duvar
şahsuvar
Ben seni silmedim
ben seni silmedim içimden
soldurmadım gönderdiğin çiçekleri
silmedim tenimden buselerini
Susadıysam su içerim al git baden senin olsun
özlemiştim pamuk teni var git tenin senin olsun
Allah için tek buseni seni gidi zalim seni
özlemiştim öyle olsun
yanağım aldır diyerek kaf dağında burnun senin
Benden içeriydi
benim doru at
fakat sakat
lakin topallayarak yine de
geçti azgın nehri
gelip geçip gitti
Kim olduğumu hiç bir zaman bilemeyeceksin
biz aynı meridiyenden geçen iki yıldızdık
kamaştırıverdi birden ışığın
dokunamadım şiirlerine bile
Sonra sahile inerdik
kıyıdan yürür
dalgaların köpüğüyle ak ak
beyazlanırdık maviye çalarken
uzaktan görünen villâların
Kimi kuzu gibi meler
ke li mee ler
başında ne taç ne boynuz
geçse de kulağı
kimi keçi de inatçı mı inatçı
Çamlık gibi bir yerdesin
bense denizdeyim yıkanıyorum
aşkınla durulanıyorum
ağaçların yeşili suya vurmuş çok sıcak bir gün
karşıdan gülümseyerek ufak ufak kur yapıyorsun
Ağzımızın tadı, huzurumuz, ruh sağlığımız bozulmadan, iyi bir bayram geçirmemiz dileği ile, sevgiler, selamlar...
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay