Bekir Coşkun bir yazısında “Müslüman rüşvete,
Hırsızlığa,
Yalana,
Dolana ‘evet’ diyebilir mi?
Nasıl oluyor da rezillikler ortaya daha çok döküldükçe
Ülke daha çok Müslümanlaşıyor? ” diye sormuş.
Sevda bir züccaciye dükkânını andırır,
Kimileri fil gibi dalarlar o dükkâna,
Göz-gönül okşayıcı ne varsa hep kırılır
Dökülür ortalığa perişan bir manzara.
Bir sihirbaz değneği değecekmişcesine
2000'li yıllarda sanıyor ki çok kişi
Varacak bütün yollar dirliğe düzenliğe
Ve dertli dünyamızın değişecek gidişi
Beni ne kadar seviyorum bilemezsin
Seni seviyorum dediğime bakma
Sen de beni sev yalnız
Beni bırakma
Allah’ı pek sever geçinirler de
Çoğu emirlerine yan çizerler
Günahtan güya kaçarken günaha girerler hep
Atatürk’e karşı görünürler de
O’nu kalplerden silmek isterken
Büsbütün sevilmesine yol açarlar
Kim ne derse desin, asla fark etmez,
Bildiğinden zerre kadar çark etmez,
Bazı kapıları zırt-pırt çalar da,
Bazı kapı önlerinde park etmez..
Duyup dinlediğim hiçbir şarkıya
Kolay tarafından gönül veremem,
Verdiklerim yeter de artar bana,
Hiçbirini dünyalara değişmem.
Dünyamız pek şen bir dünyaymış gibi
Çocukluğum radyo yıllarında geçmişti.
Evimizde bir kedimiz vardı o zaman,
Radyodan şarkı sesi duyduğunda
Evin neresinde olursa olsun
Koşup radyonun üzerinde durduğu sehpaya tırmanır,
Şarkıları daha yakından işitebilmek için kulak kesilir,
Şiirdeki kusur şairindendir
Ressamındandır resimdeki hata
Eserinden hesap sormaz sanatçı
Onun adaleti uygundur akla
Saraylar kalktı güya
Ne anladık bu işten
Dünya yine o dünya
Ne anladık bu işten
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....