Öyle bir diktatör ki,
Ortaçağ artığı görüşlere katılmayan,
Kalabalıklara yalakalık etmeyen,
Dinin güzel ahlâk olduğuna inanan,
Dindarlık taslayan ahlâksızlara hiç göz açtırmayan,
Öncelikle bilime değer veren,
Bir TV’deki ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinde
Kanunî Sultan Süleyman’ın
Çoğu vaktini ‘Harem’de geçirdiği gösteriliyormuş.
Başbakan kızmış buna,
“Ecdadımıza saygısızlıktır bu.
Ömrünün 30 yılını at sırtında geçirmiş bir Sultan olarak
Sevmeye hazırız birbirimizi
Göz göze gelince belli oluyor
Alevler sarıyor içerimizi
Sımsıcak gülünce belli oluyor
Sevgi diyoruz da
Başka şey demiyoruz
Duyan da sanır ki
Sevginin değerini biliyoruz
Ne gezer
Daha pek çok şey gibi
Necip Fazıl Kısakürek
Ülkemize Atatürkçülük egemenken yazdığı bir şiirde
Halkımızın bir kesimi için
‘Öz vatanında PARYA’ demişti.
Doğru muydu o söz?
Diyelim ki doğruydu.
Osmanlı’nın son dönemindeki aydınlarımızın çoğu Avrupa’da,
Birazı da ülkemizdeymiş.
Bunun nedenini soran yabancılara
Ülkemizdeki aydınların cevabı şöyleymiş:
“Avrupa’dakiler ya oraya sürgün edilmiş,
Ya da kendileri kaçmışlardır.
ABD’nin böyle yapacağı belliydi
Çünkü bireysel özgürlükleri pek önemsemesine karşılık
Toplumsal özgürlükler hiç umurunda değildi
Her ülkenin demokrat olması şartmış gibi
Bu hal dünyayı çok sıkıcı kılmayacakmış gibi
Daha ilk adımda despotça davranarak
Bir deri kalmış fidan
Bir kemik
Kar yağınca titriyor
İnildiyor yel esince üstelik
Kendi bildiklerinden şaşmazlar taş çatlasa,
Bildikleri de kendi çıkarlarıdır hepten,
Bodoslama giderler bakmadan sağa-sola,
Nasipleri yoktur hiç insanlıktan, bilimden.
‘Aslolan ticarettir’ diyen bezirgânlarla
Seneler dökülen yapraklar gibi
Savruluyor bir rüzgârın önünde
Mukavvadan köşler/konaklar gibi
Devriliyor bir rüzgârın önünde.
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....