Ülkemizin bazı saftirikleri
Atatürk Cumhuriyeti’nde
Türbanı pek masum bir şeymiş gibi savunuyor,
Yasaklanmasını zulüm sayıyor,
Serbest bırakılmasını istiyorlardı.
Gerçeği geç görebildiler ancak:
Takvimden kopan her yaprak
Karışır deli rüzgâra
Ömür dalından uçarak
Gider meçhul bir diyara
Örtüyorlar kıl yığını saçlarını sımsıkı
Gül yüzlerdeki ceylân gözlerini
Elma yanaklarını
Kiraz dudaklarını açıkta koyuyorlar
Üstelik biraz da boyuyorlar
İyi de
Bana mısın demez onca rüzgâra
Yaz boyunca direnir de direnir
Ve dayanamaz en ince rüzgâra
Güz gelince hemen dökülüverir
Yaprak misalidir insan da gençken
Daha öncekiler de yeni diye geldiler,
Sanki bir yerden bize hep hediye geldiler
Ve eskiyip geriye alındılar acele,
Madem gideceklerdi acep niye geldiler?
Bir ahlâk seviyemiz vardı
Kafa hizamızda değil
Belden aşağıdaydı daha çok
Ama hep orda kalmasın
Yukarılara yükselsin istiyorduk
Başarabildik mi bari
Kaç kere söz verdim kendi kendime
Adını bir daha anmamak için
Ve dalmamak gözlerinin rengine,
Yalan sözlerine kanmamak için.
Dağları-taşları aşar gider de
Bir gün bir yerlerde şaşar yolumuz
Hep gül bahçeleri hayâl eder de
Ot bitmez yollara düşer yolumuz
Ne varsa işte o hayâlde vardır
‘Din güzel huydur’ demiş Peygamber
Doğru söylemiş
Ama adı üstünde işte
Peygamberdi o
En güzel huylu insandı
Ve o huya dinle ulaşmamış
Batı’dakilere nazaran
Bıyıklı adamlar daha çoktur Doğu’da,
Çünkü onlar bıyığı erlik
Ve yiğitlik göstergesi sayarlar,
Ama hem yalancı ve talancıdırlar,
Hem dindar geçinirler,
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....