Yerliköy Bizimköy Şiirleri - Şair Yerlik ...

Yerliköy Bizimköy

Şiirin Hikayesi:

Benim bir arkadaşım var.

İlkokul arkadaşım, çocukluk arkadaşım. Severim kendisini. Akrabam da olur.. Öyle bir beyin var ki bir duyduğunu asla unutmuyor. Bu gün söyle 30 yıl sonra noktasına virgülüne kadar şakır şakır saysın.

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Köyüme şiir yazmadan olur mu?
Doğduğumuz, büyüdüğümüz, çocukluğumuzun geçtiği yer unutulur mu?
Hani bülbül dermiş ya "İlle vatanım, ille vatanım" diye.
-
Sonra serbest bırakınca gitmiş bir çalı dibine konmuş.
Aşağıdaki şiir "BENİM KÖYÜM"e ithafımdır:

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Siz gençler bilmezsiniz de; eskiden traktör, biçerdöğer falan yoktu. Kağnılar, at arabaları vardı öküz ve at koşulan. Ekinler tırpanla biçilirdi. BABAM Koca Mıstık’la Hoşafçı’nın üstüne tırpancı yoktu köyde. Biçilen ekinler yığın yapılır, dökülen sapları toplamak için tırmık çekilirdi.

Harmanlar köy önündeydi. Çayır Harman’dan Bağlar’a kadar. Her harmanda da bir haymalık. İçi tertemiz ve serindi. Tarladan saplar kağnılarla çekilir, düven sürülürdü. Öyle bir gıcılaması vardı ki o kağnıların. Tozun toprağın içinde düven sürmek, harman aktarmak, yeterince ezilip saman haline gelen sapı yığın yapmak, harman savurmak ne zor işti. Ama zevkliydi de. İnsanlar zaman zaman birbirine yardım ederdi, mutluydu insanlar.

Sonra traktör geldi, sonra tek tük biçerdöğer. Uzun müddet daha tırpan işi devam etti. Hayvanlara saman yapmak için gene birkaç tarla tırpanla biçilir, düvenle saman yapılırdı.

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Bazılarınız belki hatırlamazsınız da; bizim öyle rengarenk oyuncaklarımız yoktu. Büyüklerimiz de pek oyuncak yapmazdı, hele hele çarşıdan-pazardan hiç alınmazdı.

Oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Mehmet (Zobu) Amcamın usta sandığından “ÖDÜNÇ” aldığımız testere ve keserle ağaçtan traktör ve araba (römork) yapardık. Keserin ağzını mı köreltirdik bilmem, amcam genizden konuşmasıyla “Eşşek herifler gene mi benim aletleri ç/aldınız?” der, bize kızardı. Yaptığımız oyuncağın tekerleri, ya bıçakla yuvarlattığımız eski bir lastik ayakkabı tabanı, ya da amcamın testeresiyle kesebildiğimiz yuvarlak bir ağaçtı. Bazen iyi tarafına gelirsek amcam oyuncak yapardı bize.

Ayağımızda doğru dürüst ayakkabımız olmazdı. Yalınayak yürürdük çoğu kez. Tarla sınırlarındaki dikenler fena batardı. Sonra lastik ayakkabılarımız oldu. Kadınlar ise “SPOR” dedikleri üst ve yanlarında delikleri olan plastik ayakkabılar giyerdi. Yazın yakardı, kışın dondururdu.

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Siz hatırlamazsınız belki de; Yerliköy'de bizim çocukluğumuz dolu dolu geçti. Oyunlar oynardık, met, üçkoç, saklambaç, birdirbir, çelik-çomak vb. Her oyunun mevsimi mi olur, modası mı değişirdi bilmem bütün köyde bir oyun bir müddet oynanır, sonra diğer oyuna geçilirdi.

“Öksüz Oğlu” gezdirirdik çalılara dizdiğimiz Öksüzoğlu çiçekleriyle. Bulgur, tereyağı, yumurta toplar, bunu analarımızdan birine pişirterek arkadaşlar arasında kendimize ziyafet çekerdik.

Baharın çiğdem toplamaya giderdik. Köyün üstündeki tepelerden tülü sökerdik. Otluk Kırı’na çalığa giderdik. Otluk Kırı, Damlar, Ahlat bize ne kadar uzak gelirdi o zamanlar.

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Gençler pek bilmezler de; bizim köyde eskiden bağlar vardı, köy önünde bahçeler vardı.

Baharla birlikte bahçeleri beller, maşalamalar yapardık tırmıkla. Toprağı iyice havalandırır, içindeki otu çöpü temizlerdik. Topalak, baldırcan, biber, marul ekerdik tavlı toprağa. Çayın suyu yazın iyice azalırdı. Gene de fırsatını bulur keşikle bir kaç defa sulardık bahçelerimizi. "Soğan ekerken osurursan soğan acı olur" derlerdi. Derlerdi de babam rahmetli inadına zarıl zarıl osururdu. Acı soğan daha da acı olurdu... O acılık osurmaktan değil soğanın sulama suyunun kıt olmasındanmış meğerse..
Hemen hemen herkesin bağı vardı. Pekmez kaynatırdık. Üzümler olurdu, beyaz üzümler, tomur tomur kara üzümler, elmalar ekşili-tatlılı. Bağ bekçisi rahmetli Müggat Dayı çok kovaladı bizi zerdali ağaçlarından.
Tosbağa (Kaplumbağa) lar o kadar çoktu ki bağlarda. Üzümler daha korukken başlardı salkımları soğurmaya. Sadece çöplerini bırakırlardı. Sapa giderken çuvallara doldurup taa uzak tarlalara atarlardı tosbağaları. Ama bir kaç gün sonra geri gelirlerdi.
Babam rahmetli anlatırdı. Bizim bağdan 10-15 tane tosbağayı yakalamış, çuvala doldurmuş. Götürüp Karaoğlan Kırı'na atacak. Sabah ezanı sapa giderken bakmış Şakir Dayı da sapa gidiyor kağnıyla. Üzerinde bir örtü, resmen uyuyarak gidiyor. Babam çuvaldaki tosbağaları boşaltıyor kağnıya. Tarlaya varınca Şakir Dayı bakıyor ki kağnıda tosbağa kaynıyor. Anlatıyormuş, "Ulan hepsini anladım da kağnıya nasıl çıktı bu meretler onu anlayamadım.." Babamgil tekrar tekrar anlattırıp gülüyorlarmış.

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Bazılarınız bilmeyebilir ama Yerliköy'deki her evde öyle şakır şakır sular akmazdı. Su kıttı o zamanlar. Karşı kuyu dediğimiz yerden bir su çıkardı. Acı mı acıydı. Aslında kuyuya benzer bir şey de yoktu ama Acı Kuyu diyorlardı işte. Belki de eskiden kuyu vardı kim bilir..! Bizim gördüğümüz, büyükçe yalpık bir taşın altından kaynayan suyun çevresi biraz kazılmış, etrafına taşlar dizilmiş, kovaların sığacağı kadar derin olan bir çukurluktu. Kadınlar o çukurdan kovalarla suyu alırlar, çamaşır yıkarlardı. Analarımız orada bizi az çimdirmedi, onlar çamaşır yıkarken biz az oynamadık oralarda...

Eskilerde bu suyun bir kısmı köyün girişine, Dilaver'in evinin alt tarafına kadar getirilmiş oraya bir çeşme yapılmıştı. O çeşmenin illa ki bir adı vardı ama şimdi unuttum. Su seviyesi kurtarmadığı için olsa gerek çayın kenarında oldukça düşük kottaydı. O yüzden ikide bir sel basar, çeşmenin etrafını millerdi. Sonra o çeşme iyice kayboldu gitti. Daha sonra gene Karşı Kuyu'nun suyunu getirerek Akyavan'ın evinin oraya bir çeşme yaptılar. Buradaki 3-4 oluğa dolan sularla da hayvanlarımızı sulardık. Bir çeşme de Sellektör'ün orada vardı. Oradan da hayvanları sulardık.

Bir de Caminin önünde Çalhama diye bir çeşme vardı. İnsanlar günlük kullanım için su alırlardı sırayla. İçme suyu olarak mezarlığın yanındaki tatlı kuyudan su çekilirdi (Sonradan öğrendik ki, o su aslında pek de tatlı bir su değilmiş). O kuyuda da analarımız ne çok sıra beklemişler, hep anlatırlardı.

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Sevgili arkadaşım,

Yelliköyden bi urttan gittiniz.
Bi dinnak olsun haberinizi alamadık.
Küşümleniyok açıkçası. Mektup salmaya keşik gelmedi ellağam. Ben seni daha yangılı bilirdim oysa. Şindi sana kerç etmekte haksız mıyım allasen?

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Sevgili arkadaşım,
Yelliköyden gittiğinden beri hiç haber alamaz olduk gayli. İbdilki yazdığım mektuba da cevap vermedin. İnsan iki cızım olsun bir şeyler yazar hayırsız. Ya da çocuklara yazdırır. Ben de habire kerç ediyom ister istemez.

Bıldır bu vahıtlarda Şe’re giden birinden duyduydum. Bek irahatimişsiniz. "Suları muları evin içinde akıyo" dediydi. İyi de evin içinde akan su her tarafı batırmıyo mu? Ortalık rutubetlenip sası sası gokmuyo mu? Abdesane bile evin içinde dediler. Doğrumu allasen..? Yiril yiril gohar valla. Evin içine girilmez gohudan.
Ekmeği ney de bakkaldan alıyormuşsunuz. Zahmetinden gurtulursunuz emme ona paramı yeter. Benim de canım çekiyor şe'er ekmaani ara sıra. Bazen "bi şe'er ekmaa olsa da yufka ekmaan içine dürüp yisek" diyom hani.
Bizim bura çok zahmetli anam. Ekmek et, asbap yu, bulaşık yıka, mala maşamata bak. Bağda bahçede çalış. Çalış babam çalış...

Devamını Oku
Yerliköy Bizimköy

Dün bizim köyde yağmur duası vardı.

Allah kabul etsin. Allah köyümüze, yurdumuza bol rahmet versin, bereketli yıllar nasip etsin. Vatanımıza milletimize zeval vermesin inşallah.


Yağmur duaları hep bahar aylarında yapılır. Ne güzel bir adet...

Devamını Oku