1341 (1926) doğumluydu.
Beş kardeşlerdi Dört oğlan bir kız. Sırasıyla Abdurrahman, Mehmet, Mustafa, Ahmet ve Ayşe. Mustafa’ya “Koca Mıstık” diyorlardı.
Daha çocukken vefat eden bir kardeşinin yerine onu yazdırmışlardı. Gerçekte nüfustaki yaşından iki yaş küçüktü Koca Mıstık. Bu nedenle kendisinden bir yaş büyük olan diğer kardeşi Mehmet’ten önce askere gitti. Yani yaklaşık 18 yaşlarında falan. Güçlü-kuvvetli, yapılı biri olduğu için bu durum sorun olmadı.
Sarıkamış.
Koca Osman (Osman İpek) - Gökçe (Hüseyin İpek)
Bir gün “Koca Osman vefat etmiş” dediler.
Ben, Rahmetli Zübeyir Abi, Ağabeyim Burhan ve Ahmet Kör, benim arabayla köye gittik. Birlikte defnettik. Aynı gün geri döndük. O günkü tarih 20 Mart 1995 imiş. Tam 26 yıl olmuş. Oysa daha dün gibi. Geçen günler belirsiz vay be..
*
KÖYÜMÜZLE İLGİLİ BİR ÖĞRETMENİN YAZDIĞI BİLGİLER:
Ekli fotoğrafı Veli Kemelek gönderdi. Kendisine teşekkürler. Bizim Köyün İlkokulunda bulup resmini çekmiş. Sanırım bir pano şeklinde hazırlanmış. Hangi tarihte, hangi öğretmen tarafından hazırlandı bilemem ama köyümüzle ilgili bir dönemden kesitler sunduğu için önemli. Kendisinden Allah razı olsun. Sanırım 1985-1990 yılları arasında hazırlanmış. S. ZOBU
Fotoğraftaki panoda şu bilgiler yazılı:
OKULUN TARİHÇESİ
YERLİKÖY
Murat Saraç Adam Gibi Adamdı
Saray'lı Murat Saraç. Vefatının 10. Yılında rahmetle anıyoruz. Mekânı cennet olsun.
-
Büyüğe küçüğe gülerdi yüzü
Murat Saraç adam gibi adamdı.
İçi dışı birdi temizdi özü
Bundan yıllar önce Ankara’da bir yerde Çorum Vali Yarımcısı ile tanıştık. Ben de Çorumluyum dedim. Neresinden falan derken Yeliköy’lüyüm deyince o da gülerek “Ben de Yerliköy’lüyüm” dedi.
O zaman yüzüne daha dikkatli baktım.
- Allah Allah, ama ben sizi tanımıyorum, dedim.
Nüfus cüzdanını çıkarıp uzattı. Hakikaten Yerliköy’lü.
Ama..
Samsun’un Terme İlçesine bağlı Yerli Köyü’nden.
Gara Sadık derler benim babama,
Bir kere yürekten gülmeden gitti.
Tek oğlunu şehit verdi vatana,
Baldırcan gurusu olsada yesek,
Yarım yarım yufka ekmeğe dürsek,
Ekmek kevretmesine tereyağ sürsek,
Güzeldir ekmeğin aşın Yerliköy...
Ayaz çöküp akan sular donunca,
Gençler pek bilmeyebilir ama biz eskiden komşuluğa değer verirdik. Akrabalığı gözetirdik. Akşam oturmalarına, misafirliklere gidilirdi. Teyzeyin evinde, amcayın evinde kışın sobanın üstünde kızartılan, içinde tulum peyniri bulunan, yufka ekmekten yapılmış muskayı, yanında şeker ve sudan oluşan mütevazi şerbeti katık yapıp afiyetle yerdin. Hiç çekinmeden "yenge, abıla acıktık, bir muska yap da yiyelim” veya "bir ekmek dür de yiyelim" diyebilirdin.
İnsanlar birbirlerine kin gütmezlerdi. Küskünler daha çabuk barışırdı. Gençler arasında bir sevgi, bir hoşgörü vardı. Kimse kimsenin namusuna kötü gözle bakmazdı. Bağnazlık yoktu. Kadın erkek aynı odada oturabilirdi. Bir odaya sığmayacak şekilde kalabalıklaşılırsa o zaman kadınlar bir odaya, erkekler bir odaya geçer otururlardı. Kimse kimsenin hakkında kötü şeyler düşünmezdi.
Eskiden çoğu kez kapılarımızı bile kilitlemezdik. Köylerde harman yerlerinde ekinlerimiz gece gündüz günlerce dururdu kırda, yazıda. Herkes aynı anda harmanda yatmaz, 3-4 kişi, 3-4 kişi nöbetleşerek sırayla yatarlardı. İşinde geri kalana toplanılıp yardıma gidilirdi. Bir iki aile birleşir önce birinin, sonra diğerinin harmanını kaldıracak şekilde imece yapılırdı.
Şu telefon soyha çıgdı çıhalı
Goñşu bile goremiyok İrbağam
Televizyon goñşuluğu yıhalı
Bi muhabbet guramıyok İrbağam
-
Gonu goñşu suratını asıyo
En özel yemek olarak düğünlerde "İskilip Dolması" yapılmaktadır.
İSKİLİP DOLMASI; “Dolma” deyince çoğunuzun aklına “Biber Dolması”, “Kabak Dolması” falan gelir. Değil değil, alakası yok. İskilip Dolması özel günlerde, özellikle düğünlerde yapılan bir yemek türüdür.
Malzeme: Pirinç, et
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!