Sen şair misin abi?
Hani yağmur yağdığında yavaş yavaş, ıslanarak evine giden
Kuru bir soğan, üç beş zeytin ve bir ekmekle idare eden
Sen şair misin abi,
Ağaçları bin bir renkle süsleyen
Dağlara kar yağdıran
Rüzgarın ardına takılan bir umut gibi
Islattım Cebeci’nin boş sokaklarını gözlerimden geceye akan yaşlarla,
Sensizlik bir yara içimde
Ölüme giden bir mahkumum
Söyleyecek sözüm sensin
Ama
susuzluktan kurumuşken dudaklarım
damağım bir savaş alanına dönmüşken acıdan
bir damla su
küçük bir pınar serinletti yüreğimi
başında el ense uzanırken
hayaller doldu içime
Perdelerden düşüyor rüzgar
Pencerem uzaklara bakıyor
Yol yordam bilmeden ilerliyor bakışlarım
İki düşünce arasında fiilleşiyor cümlelerim
Hep bir ırmak geçiyor içimden
Uzanamadığım bir coğrafyanın serinliğiyle akıyor
Şehri eşkıyalar bastı bu gün
Bütün aşkları mühürlediler yüreklerde
Sevmek yasak
Sevilmek yasak
Bütün sevgi sözcüklerini kaldırdılar şiirlerden
Belki de sana demem gerekenler hep yarım kaldı
Öylesine isyankarsın ki ruhuma karşı
Sana “Benim sevgim kadar gaddar; kendi sevgin kadar yalansın” demek geliyor içimden
Düzenbaz bir yarına evrenin kıyametlerini sararken bedenin, gitmek dedin, durdum.
“Seni ben ellerin olasın diye mi sevdim”
Bir hiç uğruna bıraktın geride kalanları
Her daim vazgeçilmez bir yönün çıkıyor karşıma
Terk etsem secdeye inecek dağlar
Yüzümü çevirsem tufan
Kırılırsa düşlerim, ardına takılacak kızılcıklar
Ölüm bile susturamaz çığlığımı
Sen, şatafatlı şehrin süslü kadını!
Alışveriş merkezlerinin, golf sahalarının, tenis kortlarının gediklisi,
Ne ben yanında durabilecek kadar batı olabilirim
Ne de sen beni sevebilecek kadar doğu…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!