Önce bir yağmur yağar,sonra şimşekler çakar
Yanardağlar tutuşur,dağlar yerinden oynar
Tırmanırım,içimdeki en sarp kayalıklara
Götürsün diye beni,benden çok uzaklara
Hayır!
İnanmıyorum Gazze
Cennet çocuklarının ülkesi
Ciddî olamazsın
İnanmıyorum sana yapılanlara
Yakılıyor,yıkılıyor olduğuna
Masmavi yorgun sular öylesine dururken
Gökyüzünün renkleri dağlara da vururken
Işık içmiş kadehler,güneşten kopup gelen
İnerler birer birer ve yansırlar denizden
“Ölüm için çok erken” düşüncesi doldurur
Gölgeler... uzun kısa,giden gelen gölgeler,
Birbirinin içinden ne de kolay geçerler;
Bilmem,bilmek istemem kimindir bu gölgeler,
Gözlerim yere kayar,gölgeler cümbüşteler.
Şimdi uzaksın bana,gözlerin kadar uzak
Hayâlin de kaçıyor benden hep köşe bucak
Payıma düştü neden, tuzak üstüne tuzak?
Suçlu yok benden başka ne de suç taşıyacak
Yüreğime çarptıkça taneleri yağmurun
Paramparçayımdır belki bugün
Suya vuran aksim kadar iğreti
Düşmüşümdür İstanbul’un bağrına
Araya sıkışmış bir hayâttır yaşadığım
Tıpkı yaşadıklarınız gibi
Arasına öğretilen ve dayatılanın
O kadar berraksın ki,imkân yok var olmana...
Renksiz ıslaklığıyla saçılınca her yana
Tutulurum yağmura,bir de... yağarsan, sana...
Bulutlardan süzülmen yeter, yağmur olmana
Şaşılır, ölümlü bir dünyalı olduğuna
Neden hep çâresizlik saçılır gözlerinden?
Hüzün mü söyle seni eriterek yok eden?
“Beğenmiş! bu hayatın bilmiyorum nesini?
Onun için herhalde çekiyor gölgesini
İçimde uzak maviliklere kaçış arzusu
Diğer yanda asla gidememe korkusu
Belki bu kaçış,bir kendimden kaçış
Gövdesini serin suya dayamış
Bir palmiye hayâline sığınış
Gölgesinde kalmak bütün yaz ve kış
(Balkon-kuş,kubbe-eski zaman………hüzünlü çağrışımlar)
“Balkonlara tüneyen davetsiz kuşlar anlar
Kubbelere sığındı şimdi eski zamanlar”
Tükettim İstanbul’u elde kaldı acılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!