Görülmemeye,kesinlikle,yok itirâzım
Dışardan seyretmeye sizi,dünden râzıyım
Israrcı olursanız bir gün, beni görmeye
Saklanırım arkasına anlaşılmazlığın
Ve kaybolup giderim girdâbında ben onun
O kadar âşina geldin ki bana
“Sen” tanımlaması uymuyor sana
Sıcak bir bakışın alır götürür
Aynada yüzüme baktığım âna
Yüzünde gördüğüm,aslında benim
Sıradanlık girdâbı, bir gün seni de yutar
Eşitlenirsin, her gün gördüğüm insanlarla
Âzad olurum senden ve senin hayâlinden
İlân olur durumum, gizemli lisânlarla
Gaspard Hauser şarkı söylüyor
Geldiğimde,durgun,yetim
Büyük kentteki insanlar
Beni kurnaz bulmadılar
Yalnızlıktı tek servetim
En büyük hayâlindi savrulmak rüzgârlarla
Kaderin çok sıradan,sıradışısın oysa
Dışta her şey sütliman,içinde hep karmaşa
Sanırım sınırların dar geliyor rûhuna
Ardında bir tarih var,yarının ise meçhûl
Güneş doğdu doğudan
Şu dağların ardından,
Bulutlar arasından,
Demek hâlâ ümit var
Yağmurun inişinde,
“Daha iyi tanımamız için mi onları
İbrâz ediyor sis, kalemiyle yakınları?
Yoksa hissedelim diye midir yalnızlığı
Kaderlerimizin sinsice hazırladığı? ”
Vakit, şimdi artık lâcivert gökyüzünündür
Hapsolan karanlığa, mavi renkli hüzündür
Yürüyoruz hep gölgelerimizin izinde
Işıktan soyutlanmış,susuzluk denizinde
Yüzünü görmesem de
Duymasam da sesini
Her zaman hissederim
Sanki, ben, nefesini…
Kalabalık içinde
Bedeninin hamalı, zavallı bir gölgesin
Üşenmezsin de, onu sırtında gezdirirsin
Onun aşkından mıdır? yerlerde sürünürsün
Her gün yollardasın da neden aynı yerdesin?
Gözlerin sana yüktür,kulakların da yüktür
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!