Dışarda yağmur bir kış günü,
Gece yarısı yıldızlar çekilmiş,
Şimşekler çakıyor gök kubbe kudurmuş,
Üşümemek titrememek elde mi.
Hava çok soğuk zemheri ayındayız,
Yaş on iki, on üç
Bazen kırık bir tebessümle,
Buruk bir bakış,
Birkaç damla gözyaşı,
Bazen de Tanrıya yalvarış.
Kimi zaman kederli,
Kimi zamanda neşeli,
Ben gittim gideli sen küsüyorsan,
Koynunda ellerin ağlaman gerek.
Şu kış geceleri çok üşüyorsan,
Yatağına beni çağırman gerek.
Kalbinin sesini işitiyorsan,
Yukarıda bir güneş,
Mevsimlerden yaz günü,
Güneş yine saman sarısı,
Hava oldukça sıcak,
Doğduğum bu şehirde,
Toprak dersen çatlak çatlak.
O ak günlerin umudunu,
Şu dolunayın bakışında,
Ne yazık ki sana veremem,
Üç odalı bir evde kuramam,
Kan ağlarken benim ülkem.
Çocuklara şu dizimde,
Edirne’de Keşanlı Ali destanı,
Bolu dağlarında Köroğlu’yum.
Ahır dağı gavur dağlarında;
Eli sazlı Dadaloğlu’yum…
Nevşehir’de karaca Hüyük’ün,
Meşe kaplama masa,
Masada dirsek,
Dirsekte kafa;
Kafada saçlar,
Masada altı ayak,
Dördü sabit,
Daha dün kundaklarda bir anne nefesiydi,
Ergenlik çağı gelmiş sülüs alır Mehmetçik.
Şu okul yollarının afacan efesiydi,
Okulunu bitirmiş asker olur Mehmetçik.
Annesinin sürmeli kınalı kuzusuydu,
Şu titreyen yüreğimle,
Bir serçenin kanadında,
Uçup gelmek istiyorum;
Sana bazı anlar…
Bazen senden uzaklarda,
Bir yol ayrımında,
Torosların eteğinden ovaya inersin keklik,
Çalılıkta fundalıkta eşinir durursun keklik,
Toprak rengi güzel sırtın göğsünde mühürlü keklik,
Gezersin Toprakkale’de guk gubak guk deyi deyi.
Yanakların kahve tonlu gerdanın pas rengi senin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!