Giderken bilerek mi yanına aldın gülüşümü.
Oysa sabahları aynada gördüğüm yüzüm sendin.
Huysuzun biriymiş derken,
gülüşünü çaldım demeyi eksik etme.
Ha bir eksik ha bir fazla.
Aldıklarının yanında gülüşüm de helaldir sana..
Bana kül,bana kan...
Sana olsun hayat.
Ellerim,
Yangındır, asidir, dağdır.
En derin yaraları gönül dağında bırak.
Kederli masallardan geldik ikimiz,
Sen peri kızıydın bense masalcı.
Şu köşenin başıydı kavuştu ellerimiz,
Sen prensestin bense umacı.
Sana mavi gözlü çocuklar verecektim,
Nerden mi geliyorum?
Dil kurumu’ndan.
Geçer, kelimesini kaldırdık lügattan.
Zor oldu ama onları da ikna etti deli sevdam.
Hayırlı olsun..
Geçer, bundan gayrı yasaklanmıştır.
Ağzı kesilmiş kollarımın
Dermanı yok kelimeler
Ve duyulmaz seslerden yapıldım.
Ne yana döndüm, vurdu beni içimdeki çığlık.
Hangi ata atlayıp gittimse bu denizlerden,
Asası kaldı Musa’nın başım üstünde.
Sarı saçlı gemiler geçer limandan
Aklıma gelince sesi sevdanın.
Bir sen olurum kendimde
Bir de alabildiğine gizem.
Yağmur yağar aklıma gelirken ötesi aşkın.
Kendi yağmurlarım olurum.
korku kıyılarından,
hüzünlü kentlerden,
salaş sokaklardan,
benzi solmuş dağ yamaçlarından…
her bir şeyden koşar adım sana geliyorum
üzerimdeki yara bere
Kapa perdeleri, kilitle kapıları..
Sana efsunlar getirereceğim.
çekingen kalbimi huzruna serip
içinden tüm senleri seçeceğim..
Olması gereken ve yıkılan,
Tükendi artık sabahların kuş sesleri.
Geceye baykuşlar dadanmış, usta!
Kapandı mahşerin hesap defteri.
Tarttı acıları o büyük usta…
Sen, geceye öykündüğüm,
Ellerimi kavuşturup dilendiğim,
Ve sustuğum.. adın dile değince.
ve kanayan.. dilim adını deyince.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!