Ben geldim Tanrım !
Gittim,
gittim de geri geldim.
Kapında ağlamaya,
Yüzümü sürmeye yüce kapılarına…
Affına layık olamasam da…
Gökyüzüne küfrederek uyanıp...
Saçlarım dağınık, ağzımda hasretten kalma tad.
Yüzüm kir pas içinde uzadım anılara.
Nişantaşı Ortaköy, ordan oraya...
Kokunu aradı gözlerim kül ettiğin aklımla.
Boğazdan esen serinlikti sanki sesin..
Alırım semadan yıldızların şavkını
Altında gri kalır gök.
Bana ne yağmıyorsa yağmurlar
Yağmurdur alnıma düşen
Silerken gözlerini resimlerden buğular
Neyimi sevmedi ki bu hayat benim
Neyim çok geldi ki…
Ben de alt tarafı gülerdim
Alt tarafı ağlardım herkes gibi
Herkes kadar konuşurdum akşam üzerleri
Neyimi sevmedi ki bu kader benim
Yağmur yağıyordu o sabah
Kirpiklerimden süzüyordu yüzümün karasını
Bakışlarımı aldı götürdü sokaklardan
yağmur değildi hasretti yağan.
Kimse bilmedi kimsenin dilinden
Her adım kendi yalnızlığına yürüdü
Geldiğim gibi gider oldum
Ellerim sım sıkı kapalı
Üstümde başımda yokluk
Kalbimdeki boşluk uzun kışlara alışık
Geldiğim gibi gidiyorum
Sen, aşkı öğretecektin bana diye,
Esmer ahşamları sevmiyorum
gıcırdayan kapı sesini…
Sandalyeyi ürkek bir karınca gibi sallayan yaşlı kaplumbağa da geldiyse şimdi.
Vaz geçtim sen gelme.
Gün ışırken her sabah,
Ellerimde solmuş resmine baktım.
Bütün yokuşlarda susamış gönlüm
Ben, törpülenmiş kederde kaldım.
Alçaldım, incindim, semaya kızdım.
Göğsümdeki madalyalara aldanma küçüğüm.
Ben kahraman değilim .
Girdiğim tüm savaşları kaybettim.
Madalyalar mi?
Onlarin her biri ,
yedigim mermilerin parlak izleri.
Biz senlen iki kişiydik.
Aynada silüetimiz, Galata'da gölgemiz birdi öğlen üzerleri.
İki balık ekmek söylerdik, ama bir hesap ödetirdi bize Yorgi…
sonra sen gidince, aynanın hatalı,
Yorgi’nin hesap bilmez olmadığını öğrendim..
Gölgeye ne mi oldu ?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!