sütten kesilen gecenin memeleri
afrikadaki çocuğun dudak tiryakisi gözleri
ve senin,ellerin
kısır bir savaş çığırtkanıdır şimdi
öyle yaa biz hiç barışmadık senin
ayet yazan gözbebeklerinle
gözlerindeki kuşun kanatlarından
yerçekimsiz ortamda,uçmaya çalışan
çocukluğuna hitaben yazdığım
her cümlemin arkasında bir duvar
hak iddia ediyor,avuçlarından fırlayan
tanrının,çocukluk zarından
kök salmaktan kaçtığım toprakların suretini gördüm köklerimi saldığım kadınların gözler mezarlığında....aidiyet hissinin zamanla yokoluşunu kendi suretimdeki bir sinema perdesinden izledim.senaryosunu bir kalemin ucundan döktüm ayaklarımın bastığı her parça kağıda...
via vigilandum
yalanım yok herkesin günahını alabilirim üstüme
hemde gözlerimi kırpmadan,
ölen bir çocuğun mesela,günahı benim boynuma
bir dart tahtasının beni tüm sarhoşluklara gark ettiği gecede
içmeden sarhoş olan herkesin günahı üstümde başımda
üstüm başım yırtık bir bach dinletisinde
kendine küsmüs kasıkların yeni yetme bir çocuğun düslerinde sahlanır
bir kitabın sayfalarında bırakıyorsun düslerini ahh hanna
sevisme senfonilerinin ardından,kasıklarını bir kitapla takas eden gözlerin vardı
yatağın yeryüzündeki tüm tapınakların anası hanna
kendini her an uçacak bir kusun kanatlarına peskes çeken düslerin
çocuğun acemi arzularının hayal alemine doğru yola çıktı
keşke
keşke diyorum,lila
bu ülke bir sevgili uğruna satılsaydı
haraç mezat
ortadoğuda, yerde yatan bir çocuk cesedi
uyumazdı,bu kadar erken
hiç....
itaatkar çiçekler vermedim sana,kardelendi yasak meyveyi yiyen,tanrılar yanılıyor dinle sözlerimi, hayat kısa kuşlar uçmuyor aslında,o kuşlar ki
rapunzel olmak isteseler,saçları ulaşmaz omuzlarına.......
via vigilandum
hiçliğe soyunmuş bir kıta'nın kıtalar arası yolculuklarında
beyni yıkanıyor bir seyyahın ayak izleri, kaybolan izdüşümlerinde
edepsiz cümlelerini edebiyatın yataklarına yatırıp
kendine köle eden bir adamın
sessiz iç çekişleri,silik bir sokağın
kendine karanlık ayetlerinde
gözlerimin iki perdelik oyununu sahneledim
geceyi bir sahne olarak kiralamak neydi şimdi
bir tasarım harikası neresinden bakarsan
boş bir salonun maskeler takmış dekarosyon çabası gördüğüm
sen ya bir yazar olacaksın yada bir hiç iç sesim
tüm kelimeleri öldürdüğüm sabahın ilk ışıkları bunlar
kahkaha atan bukalemunun
içindeki maskeyi inkar eden
anestezi verilmiş damarları
vahşi bir hayvanın içindeki uysal kediye
su taşırken ağzında
yüzün çizgilerle belirlenmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!