kapı önünde bekleyen vestiyerin
gitmeye meyilli askısı kadardı kadın
yada başka bir teoriye göre
ayakları gitmek için tasarlanmıştı
düşlerin
uyan artık
mavi denizlere
biz birgün deniz'leri gezecektik ama ne zaman ?
biz birgün boynumuzda ilmek bağıracaktık sonsuza
kardelen çocuklar bizi uçurumlara saldı sonra
hüzünlerimizde boğulduk
gabriel marguez'in hüzünlü orospuları gecenin bir yarısı
alkolik olmuş şiirlerle aldatıyor orospu hüzünlerini
bukowski boka bulanmış çukurunda yatarken
küfrediyor yeryüzünün gelmişine ve geçmeyen yaralarına
charles baudelaire ın lanetlenmiş kadınları bukowskinin kucağında
coğrafi bölgeleri kuraklığın anavatanı kadınların, babası bilinmiyor
kendimden soyundum ellerimi bir maya kabilesine bağışladım
ayaklarım denize öykünen bir çölün ortasında gömülü,yerini sadece annem bilecek
via vigilandum
yazılmış bütün kitapları toplayan tanrıdan
menzilinden sapmış gece tutsağı yazarın kanlı şarabından
avuç içindeki son çizginin,parmakuçlarımın avlusuna kurduğu
ağaçtan,son anda kurtardığım boynumun hatrına
öldürmedim bir kez daha,benden olan çocuğunun uçurtmasını
ve bilinmeyen yeryüzü tarihinden devşirdiğim kelimelerin ırkından
bir kızım olsun istiyorum.....
biraz asi biraz kırmızı
biraz mavi biraz kardelen
saçları beline kadar babilin asma yaprağı
kızımın gözlerinde dursun tüm savaşlar
ölen tüm çocuklar yaşasın onun yüzünde
bilinmezliğin bilirkişi raporu, azınlığın azgın doyumsuzluğuna
sunarken kendini, çoğunluğun çokça esareti hep bir ağızdan
çıkan arya'larla çığlık atarken,kalabalığın kendini kaosun içinde arayıp
bulamadığı bir bermuda üçgeninin içinde kayboluyorum
sessizliğin içindeki boşluktan,hiç'liğin piç'likleri doğurduğu
yağmalanmış sokaklardan geçiyorum
fiziğin tüm kurallarını kalbimin üzerinde deneyen kadın
ruhumun çocukluğuna nota veren bir tanrıyla aşık atıyor
ve bir kobay olarak kullanıyor,okuduğum kitabın parmak kesiği
düşlerini
tanrılarınızın öldürdüğü çocuklar okumalı canınızı
her sayfası,hayat boyu öldürmüş bir seri katilin son kurbanında
az daha geç kalsaydınız,düşlerinizden reçel yapacaktık posanızdan savaş çıkaracaktık dedi.iktidarsız apoletli bir general
ve bastonsuz yürümeyen bir emir komuta zincirinin son halkasından bağırıyordu içsesi çocuğuna,biraz daha barış az daha barış
via vigilandum
yedi milyar insanın içinden,değmeden hiçbirine geçebilirdik seninle ,ama dur hayır,kanamalı bir düştü bu sadece…….ve tüm hastahaneler imdat çağrısı ile uyandı geceye
ardına bakmadan koşan sigaramın gece yasaklanması gibi,
masamın alkol sınırı polise yakalanıyor her gece
üzerinde kimliksiz bir çakı,hayatın göt cebinde gizli
kuşlara veriyorum tüm cephanemi,lütfen ayıplama
parmakuçlarımın mürekkebi bitiyor sen gittiğinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!