Altın saatlerimi,
Gümüş günlere sattım.
Tozlu raflarda,
Unutldu gitti.
Satılmadı,
Paslı yıllarım…
Ne, fakir yerde büyük görünün.
Ne de,zengin yerde küçük görünün.
Olduğunuz yerde görünün.
En ahlâklı görünün…
04-10-2007..
Niçin ben ağlarken sen susuyorsun?
Bunca vefâyı günâhına sarıp,
Bir kahr ile bin cefâ örüyorsun.
Gün gelir,tutar âhım biliyorsun.
.
Merhametle nedâmetin arası,
Bir bayat somun,üç zeytin tanesi.
Ne kolaymış çâre-gânın rızâsı
Alın yazısıysa Hamd-Ü Senâ’sı.
İçine dolan aynı,ne fark eder?
Tencerenin paslısı,kalaylısı.
Sakladı gece,
Karanlığının damarlarındaki kırmızısını.
Kıskandı ufkunun kızılını,geliyor kötü haberi.
Kesildi sevgi ananın sütü.
Emzirmiyor artık aşk pınarları,
Kuruttu sevda denizlerini.
Günah-pîşe-gân oldu sayende sâf gönül.
Akşamın sevdası sustu bahçemde soldu o gül.
Âsaf iken tahtında bî-per-ü bâl oldu bülbül.
Sahib i Sultan eyledi cây-i penâh ı humûl.
Artık sessiz bağlar, bahçeler sanki cansız dâhül.
Yine yeşerdi,
Şehvet bataklıklarının,
Kara gülleri.
Yine canlandı,
Sahte sevgilerin,
Ölü tohumları.
Şu âlemi sarhoş edebileydim eğer
Kendim ayık gezerdim.
Edemedim ya! .
O şimdi ayık
Ben de sarhoş mecburen
O güler bana arkadan
Altı boş taşa basma,
Ya düşersin ya da pisletirsin kisvetini.
Altı boş lafa kulak asma,
Üzerinden sökemezsin zilletini.
İnsanları bir arada tutan kusurlarıdır.
Sevgi bu kusurların tutsağıdır.
Ya kaçar,ya da kaçamak yaşar.
10-11-2011.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!