—Nasılsın’a?
Can sıcağı ne diyelim sevgiyle
İyi diyelim yalancı har güneşin
Aya bakan solgun yıldızlar eşliğinde
Kapısı hep açık akşamcı meyhanesinin
(seni düşünmeden yapamıyorum özlem ateşim
sözümde şiirimde uykumda hayallerimde
Kara katran sigaranın yakıcılığında yaşanası isteğim
arzularımın sevgimin doruklarından hasretinde
ağustos sıcaklığıyla öpüyorum ses ver can yüreğim
her yerde her şeyde hep sen gecem gözlerinde)
Tutunduk umudun mavisine
Özgürlüğün ateşiyle
Bir aşk büyür düşlerimizde
Yoğurduk sevgimizi emekle
Mutluluklar davet beklemez
Çekilirken gün ışıkları
Şehre inerken gece
Düşerken yıldız parıltıları
Sevgimiz kement bize
En koyu gün ışıklarında
Giden umursamaz sen mutsuz kalırken
Senin değildir o giden gitmiştir senden
Gittiğim uçuk mavi yangın saatlerinin
Zamansız sevişmelerinde gidilmezimsin
Hovarda zamanların rüzgârıyım
Son yağmurların ardından
Güneş çıldırmış olmalı
Göz kırpmakta karacadan
Şimdi mantar toplama anı
Zamanı koluna takmış
Neler yapıyorsun nasıl geçer zamanın diye
Düşünüp dururum güzel özlemim
Senden habersiz kalmak öyle kötü ki
Seni göremediğim boşluğa düştüğüm her an
Senden bana hep bir yol var derinliğim
Yaşanası istemim güzelliğimsin
Kıyılar öyle sakin kupkuru bir güz söylencesinde
Bu mevsimde kıyılar, sesiz sokaklar, çıplak dallar gibi
Yalınayak gezdiğin o günler kalmıştır geride
Yavaştan iç deniz çekmeye başlar kendini
Anılar buharından arayışın izi düşer gözlerine.
(Akar Şiir Pınarın Gürül Gürül Sarnıçlarından
Sana Çağlardım Yokluğunun Yakıcılığından)
çoban yıldızıydın göz kırpan
kan ter içinde tenimde kalan
öperdim geceyi dudaklarından
akşam kızıllığı göründü yine
hüzün düşer senden gidişinle
toplarsın günün yorgunluğunu
gidersin yaşanası maviliğine
seni düşünürüm eli böğrümde
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız