Yorgundu kaçkın gün şafakları
Yoruldu diri düşlerin yolcusu
Yol göründü yolculuk başladı
Her özlem büyürken kavurucu
Şimdi an bilinmez zaman ayrılığı
Yalancı Baharlarda
(Alçakların Elinde Alçalır Her Şey …)
söylenirken dillerde
kardeşlik türküleri
sende bilirsin ki
tırtılın yürüyüşünü ağaçta
bir böceğin tutunması
yeşilinde daldaki yaprağa
kelebeğin kanat açışında
çiçekten çiçeğe konmasında
kaç şiddetidir bu böyle zangırdatan
zamanın ince damarını bile çatlatan
öfkelerimde dağ yangını lavlar kusturan
dur deme
dokunma
Hazan düşer ağaç keser buz keser
Gözyaşım öbek öbek geceye düşer
Gülüşünle gözyaşım sevince döner
Bir ben üşür gece sensizliği böler
Gün şiir, yanan newroz ateşi günüdür
Dallarımızda inci yaprağımız titrer
ne yaşadık sevince dair o kâr diyelim
çoğaltmak adına varken
hep hüzün düşer sevgi hanesi yüreğimize
umut ve sevinçlerimiz
tutuk ve asılı kalır dilek ağacında
-Binlerce yıkılan Binlerce alt üst oluşta
Küçülen hayatlarda Kaybolan yaşamlar-
Evet, size sesleniyorum!
Hükmedemeyen hükümetler
Duymuyor sağır mı kulaklarınız?
Bütün güller donuk gözyaşımda
Yanarken içten içe hep ağlar
Kan gülümüydü bu toprakta
Ondan mı hep kanar
Sessiz zamansız vurulmuş
Kentlerin yorgun varoşlarında
Kardelen kanaması hasret şarkısı
Kafam karışır hızlanır yüreğimin atışı
Dayanılmaz bu yoksunluk ne yakıcı
Sana akarım sensizliğe yanarım
Ceylan bakışından sana çağlarım
herkes yalnızdır
ötekinin yalnızlığı
gecelerin üşüdüğü kadar
herkes yanmıştır
sevdiği
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız