meçhule giden bir yolcuydu o kızıla kesen sevgi dağlarında
sessiz iç geçirişler,içe gidişler yürek denizini taşırırdı
vurulmuşluğun,satılmışlığın, ihanetin kolpalarında
hüznün memesinden ak köpüklerinde içerdi acıları
denize bakarken hüzün dağları
Ne çok korkularımız vardı
Bir başınalıklarda
Gün yüzüne çıkarmadığımız
Saklanan kuytuluklarda
Her güzel imgenin yaldızlı gölgesinde avunmalar
Bir yaz güneşinde rehavet çöken şekerleme uyumalar
hoş geldin yüreğim hoş geldin gecelerimin yangın ateşi
anlat bir tanem bunca zamandır nasıl çektik bu ayrılığı
hep bekledim hep beklerim bir yere kaçma kaybolma sakın
geceyi saçlarından çözde gel kardelenim
yüreğimin sesi içim dopdolu daha da dolsun seninle har gülüm
Bizim olan aşkın
Tüm inleten sızılarıyla sevdik
İmkânsız bir aşktı istediğimiz
Biz imkânsızı
Gerçekleştirmek için öncesizdik
Olmak istediklerim
Hep bir hayalde kaldı
Hep hayaldin ta ki
Gerçekliğinle geldiğinde
Benliğimde titredi o ses
Seni duydum bende
hasretini beşikte büyüttüğüm
özlem sularını kana kana gözlerinde içtiğim
her gördüğüm yüzde bir bilinmezde
senden önce aşık oluyordum her şiirde
aşkı yaşatıyorum hep kendimde
özlemim harlı ateşlerde
deli sevdam
her an yanıyor eriyorum bende
yüzümde bir karış sakal
gözlerim yakını görmez
uzaklara bakar
nar'ı zar ateşler yakılır
ateşler içinde yaşanılır
savrulurken küller içinde
bu hangi tarihin ateş dansıdır
duyuyor musun
Anka
En keskin rüzgârları yüklenip
Yürüyerek karanlıkların üzerine
Ölümsüzlük şerbetini içip yürüdü
Gür sesiyle ölümün soğuk yüzüne
Adına deneme, şiir, makale
Her ne dersen de
Yeter ki estir yüreğinin sesini
Bir başlamak olsun
Bir basamak koy yaşamın harcına
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız