Zaman zor, zaman dar
Gelişin ayak sesleri duyulur
Gidişin gibi sendeki ben gibi..
Yarım kalmış
Bir sevdanın hüznümüdür
Zamansız mekânsızdı duygular dünyasında yaşam
Özledi yaşanası olanları, öldürülür nice güzellikler
Arabesk kaçkınlıklarıyla, tutkularının kurbanı olur insan
İçinde dağ yangınları volkanlar patlarken
Sarsak sancılarla can hıraş bir kurtarma
Elin bir dağ yangını elim yanar elinde
Bir sen kaldın eskimeyen zaman tünelinde
Güller açar sen gelende gönül hanesinde
Sende bandım gülüm sende boyandım güneşe
Gece izine düştüm o güzel gözlerine
hep bir eksikle,kırıklarla başlarım yaşama
nedir diye sorulmasın gizlenirim kuytulara
saklarım söyleyemem canda can dostlarıma
söylesem bilirim düşer payımdan onlarada
vay ki vay
ey masumiyetin erdemin saflığında
eğer kirlenmemiş bir akarsu kalmışsa
ülkemin güneş çekilirken tepelerinden
seyredilirken üzüm sarkıtlı kızıl akşamlar
üşürüm ocak kıskacı gün batımlarında
diğer yanımsın
hadi al bakalım
o güzelliğini git
özleme yatsın
sensiz anlar
geldiğinde açılsın
Kız, erkektin bir o kadar merttin
Estin mi şimşek olur geçer giderdin
Kabarırdı öfke bulutların görmezdin
Gözünü budaktan hiç esirgemezdin
Gece yıldız parıltısı
Gözlerini gözlerime vermişti
Gülen gözlerinin ardında
Karalardan bağ yapan
Karaları dağ sorgusundaydı
—Ben nasılım sen nasılsın
(bir resim karesinden süzülen, bakışı maralım duruşu haralım,o gül sen yanında solgun kalır.
içimin deryasında asi bir nehirsin,ay kırığı geceleri gamzelerine düşer,
yıldız kaçağı düşleri gözlerinde içerim.)
Sendin gelen
Bir ışık hüzmesi
Benim geldiğim yerden
Benim geldiğim gibi
Bendeki benden geldin...
Resim yapmayı dans etmeyi bilmiyorum
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız