(Geçmiş Zaman Tünelinde Şöyle Bir Düşünce Vardı Halkımızın Dilinde;
BJK,
Arabacıların İşçi, Emekçi Sınıfının
GS,
Mağrur Ağır Başlı Şahin Bakışlı Bürokratların
FB,
Çekelim gecenin perçemini
Hadi gülsün güzel gözlerin
Karanlığa düşen ışık olsun
O ahu zar şuh gül gülüşlerin
Aman sek içme birde tek
Yürek sorgular geçmişi
Geçen geçti
Yüklendi zaman
En ağır yükünde şimdi
Ağlamak
En acıyan yanlara düştü..
yaşam işte ne olsun bildiğin gibi dostum
bizim buralarda rüzgar sert esiyor saman pazarı
yaşam ağaçlarının dalları hep kırık
yere sarkmış ak sütü içinde sarı bir sızı
güneş mevsim gereği pus çökende
ah yine başladı it titremesi bir ayaz
-Sensizliğin İz Düşümü Ihlamur Kokusunda-
bir gece vaktidir son yağmurlarda
camlar buğulanmış el ayak çekilmiş
iz düşümü ateş topu an
kopar bir parça buzul dağlarından
(Yaşam burgacında kıvrımlı bir ada kırık dalgaların ak köpükleriyle yıkanan
Essin poyrazlar yaz sıcağında üşümelere, çağlasın dalgalarda hazan hüznüm
Aysız gecelerde uzasın özlemin bir ben kalmışım kıyılarında sarsılan
Varsın yansın yoksun kalışlarında bağrı yanık günün)
Ne desem ne yazsam az gelir
-Harelerinde kalışım yokluğum
İçimi yakan sigara tutkunluğum
Gelişine yol yolum vurgunluğum -
Yaprağın çayır çimen baharda
Ağaçta dağlarda rengi gözlerimin
Yüreğimiz dağlanırken
Hüznümüzde öfkemizi bileyen
Unutulmaz acılar içinde
Nerede bir duman tütse
Türküler onları söyler
Devrim ocağının bahçesinde
bırak okşansın
gecenin saçları
yağmur kaçağı kuşlar
alıp götürsün umutları
mavi düşler vurgunu
yolda bir yolcu
Hava birden değişti
Kentler çekildi
Sus pus uykuya
Üşüdü gece
Telgrafhane de telgrafname
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız