Genç beyinlerdeki anlayış ve davranış eksiklikleri, içinde bulundukları ortamdaki yetişkinlerin eksik anlayış ve davranışlarının birer yansımasıdır.
Onlara kazandırılması gereken edinim önce düşünmeyi, özellikle doğru düşünmeyi, doğru düşünmenin de bilimsel düşünüş olduğundan hareketle her olay ve olguyu sorgulayan şüpheyle bakan ve eleştirel yaklaşımı sağlık vermekten geçtiğini kavratmaktır.
Tüm sınıflı toplumlar ve yaşamın gerçeği bize bu maddi gerçekliği çok net yansıtmaktadır. Zira şu doğru tespit “insan nasıl yaşıyorsa öyle düşünür “ve insan içinde bulunduğu koşulların ve tarihsel birikimin birer yansımasıdır. Bu gerçeği farklı ortaya koyan kişi ve toplumlar egemen gücün oluşturduğu o büyük etkiden ötürü farklar gösterir. Keza çarpıtılmış algılamalar, bilimsel düşünüşten uzaklaşmalar tam bir karmaşa içinde ki oluşumlar günümüz emperyal çağın işleyişinin insan beyni ve yaşamına hükmedişinin açık göstergesidir.
İşte bizi kuşak farkı diye zıtlaştıran gerçek neden ve bir önceki kuşağın bir sonrakinden kopmasını sağlayan bu edinimden uzaklaşmak olduğunu görmek gerekir. Aynı dili kullanmamanın getirdiği bu durum adeta bir yıkım haline gelebilmektedir. Bir insanın yetişmesi bilincinin açık hale gelmesi kişiliğinin oluşması elbet uzun erekli sabırlı bir çabayı gerektirir.
Olması gerekenin; olması yönünde olanın, birlikte bunu istemesi ve sevgiyle- saygıyla yapıcı yaklaşımları ortaya koyucu bir emek ürünüdür. Alan almayı ve bilmeyi bilirken, vermeyi bilende bunu bilinçli yapmalı ki istenilen en sağlıklı bir durum oluşabilsin.
gecenin mavisinde
zamansız bir andır
senin bana gelişin
bir dağ yangınıdır
yüklenip yüreğimde
tüm yoksunlukları gelişim
yaprak kımıldamazken
yangın sarısında çimenler
rüzgârsız mevsimler yaşanır
canım bu ellerde
bu eller ki suskunun koynunda
kan damarları çekili akmaz pınarları
Kentin sessizliği sarınmış suskun geceye
Gök ışıkları pusta onlarda durgun bizde
Bir 24 Ocak gelmekte gözlerim gözlerinde
Sen gelmektesin hatırdan çıkmayan binlerle
Bir bir tazeledim geçmişin anılarını
maymuncuk elinde iğrenç aklı kafeste
kara ses kara gece durmaz akar kirinde
aklınca der nazire tarihten varmaz gerçeğe
din ve bayrak bellemiş iki şeyde
sahte söyleminde atar tutar iskelede
-Çığlığında Çığlık Elin Omzumda…-
Bozuğum boz bulanık gün terkisinde
Zamansız, apansız gelişlerin tilkisi
Bozuklarımı savurdum işte
Aydan çalınan saatlerde sırıtır pencereden gecenin yorgun gözleri
Bir yanımız yanık Anadolu, kokusu dağ yangını, yarlarında Verda
Batıda gülünden sıyrılmış kırık bir gül dalı gülünün savrulur yaprakları
Bir yanımız güneş çağlar çorak topraktan bereketle akar çağcıl sevda
Takılır rüzgar gülünün peşine kendini kendinde kovalayan bir çoban yıldızı
Ay düştü geceden yine serin sulara hazan bu ya umutlar hep sarkar bahara
(Yaşamın içinde bir argo)
Usta dedik dimi yani
“Olur mu kırk yıllık kani”
Bak şu velede
Uyandim sabahin erken saatinde
Kanli apak ekmek için düstüm yola
Hafif bir ürperti hissettim bedenimde
Yillarin buruk izi su mayis sicaginda
Eskidik
bir yarım ay gecede
ağrısında diğer yanım
bıçak sırtı pus çökende
hep üşür yokluğunda
hala uyumadın penceren açık
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız